GÜNÜMÜZDE EVLİLİK
Siz bir bahçeyi yeşertip kenarlarını tel örgü ile muhafaza ederek onun kıymetini bilirseniz, o bahçede gül de açar, ağaç da yeşerip meyve verir. Evlilik de böyle bir şey…
Her iki taraf da kıymetini bilerek evliliğe iyi günde, kötü günde sahip çıkarsa “bahçe” misali çok güzel bir eser çıkar ortaya...
Aslında günümüzde evliliğin kıymetini bilen kişi sayısı çok az. Bunun nedeni; lüks yaşam tutkusu, en iyi eşyalara sahip olma isteği ve saygı konusunda eksik nesillerin yetişmesi…
Evlilik yalnızca yemek pişirmek, evi temizlemek, çocuk büyütmek gibi eylemlerden ibaret değil…
Bakın hayat ne kadar kısa! Geçen aylarda yaşanan depremde bir gün önce evlenen çiftlerden bazıları vefat etti. Muhtemelen evlerini en yeni model eşyalarla döşeyip güzel bir düğünle evlenmişlerdi. Ne yazık ki o evliliğin saadetini tatmak nasip olmadı bu kardeşlerimize. Allah rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun.
Evlenecek olan çiftlerimize hep şu öneride bulunuyorum: “Evlenin, bu dünyada çok yaşayacakmış gibi hayalleriniz olsun ama her an ölecekmiş gibi de birbirinizin kıymetini bilerek zaman geçirin.”
Dünya sizin etrafımızda dönmesin. Siz Dünya’nın etrafında dönün. Yaşadığınız evde güzel sohbetleriniz, güzel sofralarınız, güzel anılarınız olsun.
Tartışma ortamı oluştuğunda; “Hadi biraz dışarı çıkalım.” deyip bir parkta ya da mümkünse bir deniz kenarında oturup sakinleşin. Ağaçları, kuşları, geçen gemileri izleyin…
Evlilik iki kişinin bindiği bir gemidir. O gemi rüzgâra kapılırsa yan yatar, su alırsa denizin dibine batar.
Aşkla, sevgiyle hayat bulan evde; evlilik, “ömrünüze ömür”, “mutluluğunuza mutluluk” katar.
Bazı şeylerin değerini çok iyi bilmek lazım. Mesela; “evde kahve içiyorum” diye değil “kahveyi birlikte keyifle içiyoruz” diye düşünmek güzeldir. Dışarıda yediğiniz yemek değil evdeki eşinizin kurduğu sofradaki ikramı özeldir.
Kaç yaşında olursanız olun, evliliğin üzerinden kaç sene geçmiş olursa olsun şerefle atılan o imza ile verilen sözler maneviyatı güçlü kılacaktır.
Evinizi rengârenk; yeşil, turuncu, kırmızı mavi kırlentlerle renklendirin. Şark köşesi yapıp burada içine sevginizi kattığınız Türk kahvesi ile gönlünüzü dinlendirin.
Hayat hep çalışmaktan, para kazanmaktan ibaret olmasın. Bunlar da hayatın gerçekleri ama siz arada esen rüzgârla kuruyan gönlünüzü gözyaşı yerine sevgi dolu bir tebessümle nemlendirin.
Yıllar sonra geriye dönüp baktığınızda; “Bizim zamanımızda evlilikler iki gün sürüp boşanma ile bitiyor insanlar mal, mülk, para peşinde koştukları için ihanetlerin arkası kesilmiyordu.” “Vay be ne günlerden geçip birbirimizi severek evliliğimizi yürüttük.” diye düşünmek yüzünüzdeki çizgilere, saçlarınızdaki aklara rağmen sizi mutlu etmeye yetecektir.
Velhasıl, kıymetini bilene “evlilik” güzeldir. Kıymetini bilmeyene de yarım kalan sevdaların, yaşamın kıyısında batan dikendir…
