ELBET GÜNEŞ DOĞACAK
Günler günleri kovaladı. Başı dumanlı dağları aştı. Denizleri okyanusları geride bıraktı. Ve benim koşup da yakalayamadığım gün sayısı kırk dört oldu.
Sayılar rüzgarın terkisinde, ben tabana kuvvet yetişmem imkansızdı. Güçsüzlüğüme, yalnızlığıma, derdimi anlatamayışlığıma yaka silktim. Umut terketti, ben peşinden koştum. Sevdiklerim, gözümün önünde rengârenk dertlerle dans etti, ben seyrettim. Seyrettirildim. Her bulduğum kapıdan içeri girdim. Girdiğim gibi kapı dışarı edildim.
Vazgeçmek yakışır mı inanana? Vazgeçmedim. Vazgeçmeyeceğim. Gücümü alsalar, elimi ayağımı bağlasalar, önüme aşılmaz dağlardan set çekseler, okyanuslardan mesafeler koysalar, ölüm engel olmadıkça, Yaradan izin verdikçe vazgeçmeyeceğim!
Prangalar yaka silkecek azmime. Zalimler pes edecek direnişime. Kin ve nefret, böcek gibi kaçacak delik arayacak yüreğimden. Ben yüreğimi huzura esir etmişim. Yaradana teslim, O'na tevekkül etmişim. Canım da imanım da emanetken O'na; gerek var mı endişeye!
Bıraktım. Kim kimden yaka silkerse silksin. Ben dünyanın kirine, pisliğine, zalimine, zulmüne, yaka silkmişim. Dengeler değişiyor. Mazlumun duası zalimi elbet yerle yeksan edecek. Elbet gözyaşlarıyla semaya açılan eller boş dönmeyecek. Masum bebelerin inlemeleri zulmü yenecek!
Bombalar fosforlu olmuş, kimyasalmış kimin umrunda. Sapan taşları ebabilleri temsil edecek. Yanan ana yürekleri, uçaksavarlara meydan okuyacak. Adalet yerini bulacak!
Güç adaletin önüne geçmiş. Bakar kör dünya zulme alkış tutmuş. Can bedene sığmazken, küçücük bedenler, sığacak gönül bulamamış. Duran zaman mı, susan vicdanlar mı galip. Kerbela'da bir damla suya hasret bırakılan Hüseyin'lerin temsilcileri sahnede. Aynı zulmü yudumluyorlar damla damla!
Zaman tüneli, tarihi tekerrür ettiriyor. Yine masumlar zulme yaka silkiyor. Yine zalimler kandan besleniyor. Yine gözyaşları yedi kat semaya merdiven kuruyor!
Ancak devran dönecek. Adalet tecelli edecek. Biliyorum, güneşin doğması yakın. Gecenin en karanlık anı, şafak sökmeden önceki andır. Ne bitmeyen gün, ne doğmayan güneş vardır. Yaşanılan her şeyde, mutlak hikmet vardır!
Editör: Serhan Poyraz
