BİR KİTAP: HAYAT KAYBETTİĞİN YERDEN BAŞLAR / MİRAÇ ÇAĞRI AKTAŞ
Türü: Kişisel Gelişim
195sayfa
Esasen kişisel gelişim kitaplarına çok sıcak bakan bir okuyucu değilim. “Sanki akıl fikir muhasebesini, duygu dünyamızın iç hacmini, metre, kilometre hesabını bize bilmediğimiz birileri mi öğretecek?” derdim. Onlar acaba bu yemek tarifi kıvamında ilkeler prospektüsünü uyguluyorlar mı?
Tabi konusunda uzman yazarları tenzih ederim. Mesela, üç fiske sevgi, iki ölçü sabır, iki bardak hoşgörü, bir fincan iyi niyet, üç kaşık sabır, bir kâse sükûnet, dört kepçe sağduyu, göz kararı affetme, bir omuz başı dostluk, üç arşın kötücül hislere mesafe, Polyanna’ya komşuluk, gökten düşen üç elmadan biri, iyilik meleği fırınında iki ay bedava hizmet, baba laflar kulübüne üyelik, Herry Potter serisine yedek kadro, Alaaddin’in Sihirli Lambası’na sürmelik el, başarının altın çocuğu satranç şampiyonu Magnus Carlsen’le bir turnuva, ne de olsa “zoru başar” düsturu temel ilke, strateji yönetimi kolay değil.
Süpermen’le Kripto Gezegeninde iyiler ve kötüler savaşı, geleceğe dönüş filmleri serisine önlerden bir sinema bileti, Michael J. Fox geçmişinizi pürüpak eder. Bir de çıkışta bir baktınız hayata kaybettiğiniz yerden başlamışsınız…
Yani sevgili okuyucu, böyle ütopik bir dünyada yaşadığınızı varsayın…
Bir hokus pokusla iyi, mutlu, başarılı, affedici, yıkılmadım ayaktayım, her şey çok güzel olacak, unut, affet, derin nefes çek, ufka dal kendini sev, unut, anı yaşa, sev, alış, uzatma, küllerinden Zümrüdü Anka olmalısın, sağdan git, gerisi bir dağ, az yürü yemyeşil ormanlar, aklını kullan, hata yap, tecrübe kazanırsın.
Alacahöyük lahit yazıtları gibi farkındalık, hatırlatmalık öngörü, moral deposu sandığını açıp havalandırma modunun kişisel ayarlarını fabrika ayarlarına çevirmek isterseniz, kişisel gelişim kitapları tam size göre.
Bu kitabı hedef alarak söylemedim. Sadece kişisel gelişim türünün bende bıraktığı izlenimleri paylaşmaktı niyetim…
Ki böyle kuzeyden bakan soğuk iklim havaları bana çok da tesir etmiyor.
"Hayat Kaybettiğin Yerden Başlar" kitabının yazarı Miraç Çağrı Aktaş, 1995 yılında doğmuş, bunun haricinde sekiz kitabı daha olan genç bir yazar.
Bu yaşta bu başarı takdire şayan. Gönülden kutluyorum. Öncelikle kapak tasarımına vuruldum. Beni ilkokul yıllarıma götürdü.
Ayşegül Tatilde serisi gibi. Çiçek, böcek, kelebek içiniz ışıl ışıl oluyor. Tabii içeriği için bulunmaz kaftan.
Konusu, “insan olma sanatı.”
Düştün, kalktın ve yeniden azimle hayata sarıldın hesabı.
Moral, sağduyu, azim, tecrübe, huzur, sevgi konularını ilmek ilmek kendi yaşamı, yazarlardan özlü sözler, dinimizden ayetler, küçük kıssadan hisse hikâyeler eşliğinde çarçabuk biten, sıkmayan, unuttuklarımızı tekrar hatırlatan; sevimli, huzurlu, renkli, ümitli, tarçın kokulu bir cici kitap.
Arada dili ağır, ağdalı, yorucu ve belki biraz sıkıcı kitaplardan sonra yedek kulübede dinlenmenizi sağlıyor. Ben sevdim. Tavsiye ederim. Bir çerezlik yeriniz daima vardır. Arada şekerlemelerin tadına da bakmak lazım. Ne de olsa yol uzun, hayat acımasız.
*Bakara Suresi 216. ayet diyor ki:
"Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz."
Hikâyemiz, bizi en hayırlısına saklayan tarafından yazılıyor. (say. 172)
*Sevmiyor mu? Sen de sevme.
Sen, seni güzel sevene mucizesin.
Olmayacağını bildiğin ama oldurmak için hâlâ çabaladığın her şeyi artık çöpe at. Temizlik iyidir. Hem de imandan gelir. Ve en güzeli hafifletir. Bak Charles Bukowski ne de güzel özetlemiş:
"Tutunamadığın dalda yaprak olmaya çalışma." (say. 147)
*Dale Carnegie okuduğum bir kitabında aynen şöyle diyor:
"Alın size çarpıcı bir gerçek. Amerika'da her yıl intihar edenlerin sayısı, en ölümcül beş bulaşıcı hastalıktan ölenlerin sayısından daha fazla. Neden mi? Yanıt basit, üzüntü!"
Ve ekliyor: "Üzüntünün bedelini sağlığınızla ödeyeceğinizi unutmayın. Üzüntüyle baş etmeyi bilmeyenler erken ölürler..." (say.181
*İsâr ruhu: "Kendi ihtiyacı olduğu halde, zarar ve sıkıntılara katlanarak başkasının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından önce düşünmektir."
İsâr ruhuyla yaşamanız dileğiyle...
(say. 189)
Editör: Dilek Tuna Memişoğlu
