BİR KİTAP: HASRET SAKLI YÜREKLER /SÜNDÜS ŞAHİN
“HASRET SAKLI YÜREKLER”
Yazan: Sündüs Şahin
Sayfa:197
Türü: Roman.
Truva yayınları.
“Hasret Saklı Yürekler”i, gurbetçi yazar Sündüs Şahin hanımın kitabını okuyorum… Zifiri karanlığın sessizliğini, dışarıda yağan yağmur ve bu saatte acı acı öten karga sesleri bozuyor.
Bir ara dikkatim dağılır gibi oluyor ama bu gece bitirmeye kararlıyım kitabı...
Kendime kahve yapıp balkona çıktım. Şu lanet olası sigaramı da ateşledim. Gökten ince ince yağan yağmurun balkon çiçeklerimin yapraklarına pıt pıt vurmasıyla çıkardığı sesi dinlerken, mis gibi havanın kokusunu ciğerlerimin ta derinlerine çektim. Kafamın içinde beynimi tırmalayan karga sesleri dağıldı böylece. Ya da alışmıştım belki bu saatteki o cırtlak seslere…Sonra bir ara üşür gibi oldum ve içeri odama girdim. Kaldığım yerden devam ettim ve böylece kitabın kalanını birtirmiş oldum.
Basın yayın okuyan genç bir kız, iyi bir gazeteci olma yolunda hayalller kurarken, bir anda gurbetçilerin bundan tam elli yıl önce Almanya’ya gidişlerinin anısına düzenlenen bir tren yolculuğunda bulur kendisini.
Yolculuk öncesinde, Sirkeci Garı'nda trenin hareket saatini beklerken Hasan amca ve onun arkadaşlarıyla tanışan genç gazeteci adayı aynı kompartmanda yolculuk etmeye karar verirler. Kendilerinden başka babaları Türk, anneleri Alman olan Melisa ve Markus'da onlarla birlikte aynı kompartmana denk gelir.
Gazeteci adayı genç kızın şansından mıdır, nedir? Tam da röportajını yapmayı hayal ettiği insanların hepsini bir arada buluvermiştir...
Aman o ne hikayeler, ne hikayeler?
Hasan amcanın hikayesi Kadir amcanın hikayesini, İsmail amcanın hikayesi ise diğer ikisini bastırıyordu adeta. Almanya’ya gitmelerinin sebebinden, okurken bizi acılara gark eden nice hikayelere...
Gazeteci adayı genç kızın kadrajına takılan resimlerinden, onlarla yaptığı röportajlardan hikayelerini dinlediğimiz Hasan, Kadir ve İsmail Amca'ların hemen hemen hepsinin hikayeleri aynıydı. Yokluk.
Yolculuk boyunca Hasan, Kadir ve İsmail amcalar hikayelerini anlatırken elli yıl öncelerine gittiler, hatta Almanya’ya gidişlerine sebep olan çocukluk ve gençlik yıllarındaki yaşanmışlıklarına…Anlatırlarken anılarını birer birer eskilere dalıp gitmeleri, tıpkı bozuk bir kaset gibi tutukluk yapıyor, ara ara göz yaşları süzülüyordu yanaklarından.
Yolculuğun ilerleyen saatlerinde kompartmanda herkesin uyumasını fırsat bilen gazeteci adayı kız, diğer kompartmanların önündeki koridorda gezinirken kendisi gibi hala uyanık olan, sonradan isminin Züleyha olduğunu öğrendiği kadının yanına usulca girer ve yanına oturmak için müsade ister. Tanışırlar, ederler…Kendisiyle bir röportaj yapmak istediğini, bunun mümkün olup olmadığını sorar Züleyha'ya.
Başlar Züleyha anlatmaya.
Aslında Almanya uğruna ne hayallerin karardığını, ne hayatların mahvolup gittiğini öğreniveriyoruz hemen oracıkta ve gözyaşları içersinde, Züleyha'nın anılarında.
Kendi öz babasının her şeyi oldu bittiye getirip dayatmasıyla okulunu yarıda bırakıp Almanya’ya gelin giden kızın hazin hikayesi bu. Duyduklarımın en hazini…
Züleyha'nın yeni ailesi ve kocası Allah’ın insanlara bahşettiği gökteki bir günün yüzünü göstermedikleri tam 16 yıl süren bir esaret…Balkona, tuvalete dahi yalnız bırakılmayan, evin içinde kendisine zindan hayatı yaşatılan dünyalar güzeli genç bir kadın.
Tam 16 yıl…Dile kolay değil mi? Sonrası mı?
Daha başka başka acıklı hikayeler. O kadar heyecanlı ki…
Ben hepsini anlatmayayım değil mi?
Yazar; konuları akıcı bir dille sanki oya örer, kanaviçe işler gibi işlemiş ard arda…
Uzun yolculuk esnasındaki küçük molalarda gördüğü tarihi yerleri de…
E ne duruyorsunuz???
Bence hemen alın okuyun Sündüs Şahin hanımın buram buram gurbet kokan “Hasret Saklı Yürekler” romanını.
