BİR BUKET ÖZÜR
Yorgun elleri, mahir bir usta gibi dolaşıyordu önündeki buketin üzerinde. Sanatçı ruhu, nakış nakış işliyordu önündeki çiçek demetini.
Bu dünyaya ait değilmiş gibiydi. Elleriyle değil, ruhuyla dokunuyordu çiçeklere. Etrafını saran çiçek buketleri, sanatın ahengine kapılmak için sırasını beklerken dudaklarından dökülen 'dağlar dağlar' türküsünü, belki kendisi de duymuyordu.
Düşünce denizine dalmış, dalması epey uzun sürmüştü. Gönül bağının telleri incelmiş olmalıydı. Gözünden inci gibi dökülen damlalar, yanaklarından kucağına ahenkle damlıyordu. Yürek kabına hangi dertleri doldurmuştu da taşan dertler isyan edip gözlerinden taşımıştı bilinmez. Sükût; diline pençe vurmuş, kelimeler ellerinden buketlerin üzerine düşüyordu.
Çelimsiz elleri, rengârenk çiçeklerin dilini çözmüş; renk cümbüşü özgürlüğü haykırıyordu. Kır saçları başörtüsünün altından yaşanmışlıklarına şahitlik ediyordu.
Çalan kapının sesini duymadı yaşlı kadın. Israrla çalan kapıyı mecali kalmamış bacaklarıyla isteksizce açtı. Gelen eşine kırgın gözlerle bakıp sessizce köşesine çekildi.
Rüzgâra başkaldıran sıcağın etkisi baskın çıkmış olmalıydı. Yanıyordu her yer. Sıcaktan aldığı nefes, burun deliklerinde yanık izler bırakıyordu ancak yüreğinde korlanan hasretin yangını, daha fazla canını yakıyordu.
Hayatı boyunca içinde ukte kalan sevdaların ateşi taptaze, sıcacıktı. Dudakları kımıldıyor ama sesi çıkmıyordu. Her buket, içindeki uktelerin yansımasıydı. O yüzden çiçekleri bir sanatçı gibi dikkatle, özenle ve büyük bir istekle düzenliyordu. Ortaya çıkan siparişler sıradan buketler değil, birer sanat eseriydi. O yüzden çok fazla talep vardı onun çiçeklerine.
Özel tasarım çiçekler; hasretin, sevdanın, umudun, özlemin, hayallerin, vuslatın ve uktelerin yansımasıydı. Her biri kendi duygusuyla âdeta dile geliyordu. Renklerin diliyle, ruhunun derinliklerine sakladığı duyguların elele vermesiyle çıkan o muhteşem duygu gönüllere sirayet ediyordu.
Eşi; ellerinde konuşmadan da özrünü dile getiren bir buket alıp önüne eğildi. Elindeki buketi uzatıp yaşlı kadının ıslak gözlerine bir öpücük kondurdu. Elinden tutup kaldırdı ve salona götürdü. Ziyafeti andıran masanın etrafı, hasretinin vuslatlarıyla doluydu. Özlemini, yavrularının her birine tek tek sarılarak giderirken eşinin gözlerinde huzuru bulmanın tatlı sarhoşluğunu yaşıyordu.
***
TRUVA YAYIN GRUBU YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN...
Logoya tıklayıp Youtube kanalımızı ziyaret edebilir, abone olabilirsiniz
Editör: Nevin Bahtışen
