ÖYKÜ
Giriş Tarihi : 23-01-2024 00:48   Güncelleme : 23-01-2024 10:51

Bir Bekleyiş / Aydın Hanzala

Yazan: Aydın Hanzala -BİR BEKLEYİŞ

Bir Bekleyiş / Aydın Hanzala

BİR BEKLEYİŞ

Gösterişten uzak, sade, insanın içine huzur veren bir mekân...

Mekân, sadeliğini insanların doğallığından alıyordu. Her şey çok sade, çok mütevazıydı...

İnsan burada kendini rahat hissediyordu.

Nahit, bu mekânın ücra bir köşesine oturup kendine bir çay söyledi ve etrafa bakınmaya başladı.

Oturan insanlara gözleri takıldı. Hiçbirinde gösterişe dair bir işaret yoktu. Giyimleri son derece sade idi. "Bu insanlar süslenmek için giyinmiyorlardı. Örtünmek, soğuktan korunmak için giyiniyorlardı. Elbiselerle kendilerini teşhir etmiyorlardı... Bu insanlar, giyimin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlardı..." diye düşündü Nahit.

Evlere baktı, hepsi iki katlı kutu gibi evler idi. Aynı sadeliği evlerde de gördü ve "Burası hiç kirlenmemiş, yüksek binalar yok, insanlar yarış halinde değiller... Kapitalizm buraları ele geçirememiş, buranın tabiatıyla oynayamamış... Bu insanlar kapitalizmin tuzağına düşmemiş, akıl ve kalp arasındaki bağı korumuş... Bu evler o eski sıcacık yuvaları, o kadir kıymet bilen komşulukları andırıyor.” diye düşündü Nahit.

Eskilere giderken düşünceleri bir anda karamsarlığa düştü...
"Bu çağ, bu zaman, bu dünya insana nefes vermiyor...

Şehrin gürültüsü, insanların akla durgunluk veren yarışmaları, robotlaşan insanların halleri, duygulardan yoksun, merhamet anlayışından uzak, mal yığma derdinden insanın insana zaman ayırmaması, heybeleri para ile doldurma telaşları nereye kadar? 
İnsanlar birbirinden hızla kopuyor, uzaklaşıyor... 
İç içe gibi görünen insanlar aslında birbirinden çok uzaklar." diye düşündü Nahit..

Derin bir nefes aldıktan sonra çayından bir yudum aldı ve dışarı köşede masada oturan genç kıza takıldı gözleri...

Hayretle genç kıza baktı. Kızın yüzünde hüzünle karışık bir sevinç vardı. Gözleri ise bir bekleyiş içindeydi... Genç kızın güzelliği pürüzsüz bir gül goncası gibiydi. Bu güzel kızın bakışında kibir görünmediği gibi aynı zamanda giyimi de çok sadeydi...

Genç kız yola bakıyordu, bir tedirginlik vardı gözlerinde... Bu bekleyiş bir arkadaşı beklemeye benzemiyordu... Bu bekleyişin içinde bir yürek vardı... Gözler yola baksa da aslında bekleyiş içinde olan genç kızın kalbiydi...

Aşka uyanan bir kalbi susturmak mümkün mü?

Sevda denizine düşen bir kalp aşkın engin dalgalarıyla coşmak ister... Kalbi susturmak bir yana, aşka uyanmış bir kalp gelmeyecek olanı bile bekler...

Nahit, genç kıza bakmaya devam etti ve "aşk sabır ister, aşk ateş olmayı ister, aşk fırtına olmayı ister, aşk marifet ister, aşk sebat ister, aşk nefreti ister, sadakati ister, aşk gözyaşı ister, aşk uykusuzluğu ister, aşk özlemeyi ister, beklemeyi ister ve en nihayetinde aşk uyanışı ister..." diye düşündü.

Nahit, genç kıza bakarak; “Aşk yüreğini tandır ateşine atacak, orada pişecek sevdalı yüreğin" diye söylendi kendi kendine...

Editör: Dilek Tuna Memişoğlu 

Truva Edebiyat Dergisi Truva Edebiyat Dergisi