MASALLAR BİZE NEYİ ANLATIYOR?
Bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir yerde insanların hayal gücünü zorlayan ama, inandırmak gibi derdi olmayan dilden dile anlatılan masallar…
İnandırmak gibi gayesi olmayan…
Neden mi? Hayallerin ötesinde bir dünya, Anka kuşunun kanadında Kaf Dağı'na çıkanlar, devlerle savaşan kahramanlar, olağan üstü güçlere sahip. Ya da mazlum, garip insanları kurtaran sihirli değnekler, ak sakallı dedeler…
Neden insan kendi gücü üzerinde böyle masallar üretmiş? Eski masallar daha güzeldi hayal gücü geniş, verdiği dersler düşündürücüydü. Eskiden hataları, kusurları, suçları insanların yüzüne direk söylemezlermiş; “Sen tembelsin, sen korkaksın, zalimsin...” gibi gerçeği vurmak yerine, masallarla öğütler verilmiş. İyilikler övülmüş, doğruluklar sembol bir dille anlatılmak istenmiş.
İstenildiği kadar kandırılsa, haksızlığa uğrasa mutlaka iyiliğinin karşılığını alacağını, kötülerin yaptıklarının yanına kalmayacağını, bazen de doğruluktan ayrılmayan insanların imdadına yetişen Hz. Hızır, aksakallı dedelerin derin sözlerinden manevi yolculuklarına eşlik ederek hakikate ulaştırırmış.
Aslında masallar, masal değil! Yalnız çocuklar için yazılmadı, masalların ardına saklanmış kültürel değerlerimizin bir yansıması, doğrulun dürüstlüğün anlatıldığı, insanların yüzüne söylenemeyen gerçeklerin sembolik dille anlatıldığı yerdir masal dünyası.
Ve masallar, içimizdeki dünyanın gerçek yüzü, sınırlı ömrümüzün sonsuz hayallerini yaşatmak için kaçtığımız dünya…
Masallardan çıkartılacak çok dersler var.
Eski masallarımızı tekrar tekrar okuyup çocuklarımıza anlatalım. Şimdilerde büyüklere masallar da bitti çocuklara ne anlatalım?
Editör: Betül Eren
