AN
An!
Çalınmış ruhlar bedenimde hapsoluyor,
Kelebeğin ölümündeki zarafet,
Örümceğin açlığındaki felaket gibi
Masumiyetin son göçü ruhlarımızdan…
An!
Çalınmış ruhlar bedenimde hapsoluyor…
Melekler ve şeytanlar içimde dans ediyor,
Gölgelerin valsi gibi
Ruhlar içimde dans ediyor.
Uçuyor uçuyor…
Belirdi,
Gözlerinin kuytusunda uyuştum,
Saçlarının rüzgârında uçuştum.
Gitme hayal!
Ah Kuşlar!
Götürmeyin cilveli sevgiliyi,
Saçlarıma gitti elim,
Hayal tülü, kan perdesi.
Kendimi özlemiştim,
Nefes almayı, su içmeyi, gülmeyi…
Tarifsiz şey
Damarlarımda akan bu acı.
Sevmişim.
Ah tazecik rüyam!
Dertli kabuslara mı karıştın?
Uç kartal, dağıt hayatı!
Dağıt ki bedbaht ruhuma ilham dolansın,
Güller
Siyah boyansın!
Sevmişim
Öldüğümü bilmeden önce
Ben seni çoktan ezberlemişim.
Karanlık, dedi sevgilim
Hisset gör, bir duy beni,
Gözlerinin derininde yok etme.
Görüyorum dedim;
Gözlerinin karasını, ölüm kargaşasını…
An!
Neydi duyduğum şey?
Ruhumu çalan o şey
Sevda selası…
Eski bir vazo gibi,
Parçaladın tenimi,
Beni öldürdün…
Öldüğümü bilmeden önce;
Yılgınlığında yıkandım hayatın,
Solgunluğunda soyundum sebatın,
Sebaba uyandı gözlerim,
Sislere bulandı sözlerim.
Sözlerim sevgilim, söyleyin
O bitkin ruhlarınıza sızar mı?
Sızar mı hiçliklerin hırçın sesine?
An!
Biri var
Canlı, korkak, sert…
Saçlarının tangosuna tama mı olur?
Gözlerinin büyüsüne büyü mü geçer?
Sana dokunmak için titredim.
Tarifsiz şey!
Gözlerim büyüdükçe küçüldüm.
Acı çekmek istiyorum,
Acıtmak…
Sevmişim,
Şarabın lezzetinde zehirlenmişim!
Kurtar adsız!
Kızıl saçımda yanan nar çiçeğini.
An!
Serin, solgun ve karanlık,
Geçkin gecelerin, gölgelerinde,
Zalim işvelerin kahpeliğinde
Fısıldaşıyor tatlı meltem
Ve coşuyor koşuyor karanlık…
Feracemi getir iblis!
Şeytanları kabre gömdüm!
Kabristanı arşa gömdüm!
Arşı cennetime gömdüm!
An!
Editör : Suna Türkmen Güngör