El Hamra ve Güvercinler

Muhammet Çavdar

08-01-2023 00:20

Advert

Bana bunlar anlatılmadı hiç, dedi ve büyükçe bir vav harfinin yazılı olduğu duvara doğru adımladı, cami içindeki küçük havuzdan gelen su sesini yanına alarak... Dualar edecekti ve kabul görecekti dualarının hepsi! Bu vav harfinin orada olmasını anlamlı kılan, neydi? Sonra paçalı bir güvercin olup uçuverecekti dışarı. Kolaylık, kolaylıktı işte. Hem tövbe kim içindi? Tanrı’nın rahmeti kul için vardı.

Güvercinlerin O’nun varlığından nasıl haberleri olsundu. Ama bu kuşlar neden cami kubbelerini mesken tutarlardı, işte ona aklı ermemişti.  Hem Tanrı’nın büyüklüğünden ne eksilirdi? Elbet kabul görecekti tövbesi. Ama bir rüya serisinin peşinden gitmek akıl işi değildi. Üstelik kendisine de şaşırıyordu. Onu bulabilir miyim peki, diye sordu biraz daha rahatlamış olarak...

El Hamra'da hep secdededir ulu kişi
Onu gözlerinde papatyalar varken bul
Hüzün dokur seccadesine çok vakit
Bekle nazarını pencerelerini açık kıl

Namaza durmalıydı. Abdest sonrası saçlarındaki ıslaklığa bağlı serinlikle uçmalıydı. Uzanmalıydı göğe, en göğe. Hem bu abdest olayını başka sevmişti birkaç aydır. Burnuna üç kere suyu bilerek olması gerektiğinden daha fazla, çok daha fazla alıyordu. Bu durum, onu bir bakıma küçük bir göller bölgesi sayılabilecek çocukluğunun geçtiği yöreye, köyüne götürüyordu. Sudan çıkmayan kazlar gibiydiler çocukluk arkadaşları. Güneş yanığı ile esmer, çok daha esmer olan arkadaşlarından farkı yoktu. Yüzerken ağzına ve burnuna sürekli su kaçmasına engel olamıyordu. Geçmişte çok hoş olmayan bu tekrarlanan hatıraya, şimdi beş vakit aldığı abdestle çocukluğuna, muzipçe ama mutlu dönüşler yapıyordu. Beni bu halimle kabul eder mi peki, diye ekledi ve sonra vav harfine doğru eğildi.
Eğildi omurilik, sonra eğildi minareler, yükseldi kubbe, daha fazla açıldı caminin eyvanları. 

El Hamra'da son kıraatinde son ayet
Konuşmaz bilinir, yetmez aşkına dil
Sendeki puslu, keşmekeş bir yola niyet
Ona yaren gerek, olma yanında köle, kul

Yolculuk yarın ama tedirginlik yok değil, deyip ayakkabılarını aldı bıraktığı yerden. Onu rüyalarımda gördüğümden, beni iline çağırdığından bahsedecek miyim, diye ekledi sonra. Camiden çıkarken kuzey rüzgârının serinliğiydi yüzüne vuran. Titrer gibi oldu.

Yarın paçalı bir güvercin olacağım, dedi ve kuşların konduğu alana yöneldi. Ürken kuşlar kanat çırparak havalandılar. O da onlarla beraber havalandı, uzandı göğe, en göğe... Sonra gözden kayboldu.

DİĞER YAZILARI Bir Kayboluşun Beyitleri 01-01-1970 03:00 Kanayan Yara * 01-01-1970 03:00 Ölümden Korktuğum Doğrudur 01-01-1970 03:00 Çağrı 01-01-1970 03:00 Ümit Polat’ın Avuç İçi Öyküleri: Zevzek 01-01-1970 03:00 Bana Ait Görülmeyen Yerden 01-01-1970 03:00 Köy, Göl ve Çocuk 01-01-1970 03:00 Münâcât 01-01-1970 03:00 Semenderin Rüyası 01-01-1970 03:00 Bedevinin Şarkısı 01-01-1970 03:00 Kızıl Gökyüzüne Ağıt 01-01-1970 03:00 Hayat Bazen 01-01-1970 03:00 Yoksunluk 01-01-1970 03:00 Ölümsüzler Köyü 01-01-1970 03:00 Can Bağı ve Ölüm Perileri 01-01-1970 03:00 Hatır'ı Olmayan Hatıralar 01-01-1970 03:00 Hiçbir Şey 'Sebepsiz Yere' Değildir! 01-01-1970 03:00 Ekmek Arası Keder 01-01-1970 03:00 Ketum ve Sinematografik Hikâyeler 01-01-1970 03:00 Kadim Kentin Meczubu 01-01-1970 03:00 Kuşların Dili’nden Kalan 01-01-1970 03:00 Ama Bu Hayat 01-01-1970 03:00 Eski'nin Söylettiği 01-01-1970 03:00 Ay Düştü Payıma 01-01-1970 03:00 Düş'te Kalan 01-01-1970 03:00 Karlar Ülkesi 01-01-1970 03:00