HASBİHALİM
Hüznüm satır aralarında, kalem elimde; gözyaşlarıyla ıslanmış defterimle birbirimizle sessizce hasbihal ederken buldum kendimi.
İçi boş kahve fincanı gibiydi beynim. Hâlâ canlılığını koruyan güller şaşkındı, dalıp giden gözlerimdeki çaresizliğe. Zaman mı başımı okşadı, ben mi zamana tosladım bilmiyorum. Bildiğim tek şey, zaman yolculuğunda yalnız olduğumdu.
Mum ışığının sıcak nefesi kurutuyordu gözyaşlarımı. Avuç içlerimde aradığım şey sanırım küçücük bir umuttu. Ömrüm önümdeki mum gibi eriyor, zaman daralıyor, ben hiçbir şey yapamıyordum. Bu ne acı bir kasvetti. Sapsarı saçlarım beyaza durmuştu. Arapsaçına dönen hayatımın çıkış yoluna bomba düşmüş, ben altında kalmıştım.
Bir ara gözlerimi tavana diktiğimde incecik bir ip sallandığını gördüm. Gönlüm o ipe tırmanıp yükselmeye başladı. Yükseldikçe karanlık aydınlığa dönmeye, masmavi gökyüzü kendi rengine bürünmeye başladı. Gönlüm kuş kanadı gibi çırpıyor, yıldızlara yaklaştıkça nefesim tutuluyordu.
Yıldızları geçince uçsuz bucaksız, yemyeşil bir evren karşıladı beni. Yeşilin bin bir tonu kaplamıştı. O da ne? Masamda bana şaşkın şaşkın bakan kırmızı güller dalında salınıyor, tüm içtenliğiyle bana gülümsüyordu. Ardında vakurla yükselen beyaz güllerin kokusu ise sarhoş ediciydi. Daha önce hiç böyle bir koku almamıştım.
Derken muhabbet kuşlarının cıvıltıları ruhumu dinlendiren melodi gibi içimdeki sıkıntıyı alıp götürdü. Biraz ileride bir grup gördüm. Muhabbet ediyor olmalılardı. Yaklaşmak istedim. Birkaç adım atınca çekindim. Olduğum yerde durdum. Biri vardı ki aydan parlaktı yüzü. Geceden daha karaydı dalgalı saçları. Kardan da beyazdı dişleri. Boyu uzundu ama estetikti. Tebessüm ettiğinde gözlerinin içi gülüyor, uzun ince parmakları sohbet ederken adeta dans ediyordu. Sesi kadife gibiydi. Büyüleyici bir ses tonu vardı.
Birkaç adım daha atıp yaklaşmak istedim. Ardımdan bir el dokundu. Gözlerimi alamadığımdan oralı olmadım. Bir adım daha atmak istedim, tekrar asıldı ardımdaki el. Kurtulmak istedim ama bu kez sürüklemeye başladı. Hızla geriye dönüp vuracaktım ki babamı gördüm; "Kızım hadi uyan, hasta mısın, yoksa kötü bir rüya mıydı?"