ÇEKİNCELER
Kaş üzre sürülen kibir, ukala tavırlar.
Güzelliğin albenisinde ilgi görme, göz süzme.
Açılan tek düğmeyle,
beyaz tenin gün ışımasına karışan çekicilik.
Haset etmenin son halinde,
Kibirden evrilip, hiddete dönüşen bakışlar.
Kendini ulaşılmaz sanma ahmaklıkğı,
Pohpohlanma histeriğinde evrilen cümleler.
Kalp kırma, alaya alma seanslarında,
Egoları tatmin etme durumları.
Kibrine aşık insan halleri, daha niceleri.
Gerçeği öteleyip,
Hayallerde savrulma, kendini avutma sanatı.
Kış ortasında pencereden sızan güneş.
Yanılgılarla dolu dünya.
Bir can haykırışı işte yine!
Sığırcık sürüleri yine gökyüzünü kaplamış.
Toplu halde göçlerde buluyorum kendimi.
Maceraperest yanım kuşlarla revan.
Durağan değil ki dünya.
Sonsuzluk mu aradığım?
Boğazıma dizilen hıçkırık sürülerinin ardına bağladığım ne çok kervan var.
Hepsinde hüznün yası, atlar tırısa kalkmış, yollar netameli ve yorgun.
Şehrin kapılarını tutan nöbetçiler ağlamaklı.
Şehrin ahalisinde ölümün karartması.
Sonu belli olan yolda,
yıldız fallarında aranan gelecek.
Kaç gerçek var ki daha ölümden öte.
Her yaşanan toz olurken, anılar bir kum tanesinde güneşe parlayan zerre ışık olur mu?
Ey gönül!
Anlatmak istediğin, aşk mı, gurur mu?
Yoksa alnın ortasında taşınan onur mu?
Dili geçmiş zamanda bir göz kırpayım dedim, gece olunca.
Gönül bu ya, gecenin ufkunda demini bulunca.