BİR KİTAP: MERMER ADAM / JEAN-CHRISTOPHE GRANGÉ
603 SAYFA
“Uyku dinlenmektir. Ve rüyalar da ruhun dinlenmesidir.”
Yıl 1939. Berlin...
Savaşın ayak sesleri tüm dünyada duyulmaya başlamış. Hitler iktidarı iş başında. Bu karanlığın ve karmaşanın hüküm sürdüğü günlerde, Berlin'in ileri gelenlerinin güzel eşleri vahşi cinayetlere kurban gidiyor. Soruşturma Gestapo'nun yetki alanında. Ekibin başında da oldukça sert, acımasız bir SS subayı olan Franz Beewen var.
Susanne Bohnstengel, Margarete Pohl, Leni Lorenz ve Greta Fielitz. Acımasız katilin kurbanları. Bu kadınların sosyetenin ileri gelenlerinden olması dışında bir kaç ortak noktası daha var. Sık sık biraraya geldikleri Adlen Otel toplantılarından dolayı, “Adlen Kadınları” olarak anılan kurbanların hepsi aynı psikiyatra gidiyorlar tedavi amaçlı. Hepsi rüyalarında mermeri andıran maske takmış, kendilerini tehdit eden bir adamdan bahsediyor ve hepsi hamile. Onları tedavi eden doktor rüyalar konusunda uzman bir psikanaliz: Simon Kraus.
Franz Beewen yaptığı araştırma ve deliller sonucu önce Simon Kraus'a, ardından da bir akıl hastanesi yöneticisi olan aristokrat psikiyatr Minna Von Hassel'e ulaşıyor. Ve bu ilginç ekip cinayetlerin peşine düşüyor.
Oldukça zeki bir kurgu, gerçeklerle harmanlanmış bir macera, kötülüğün tam ortasında tarihi bir gerilim. Savaşın iğrenç yüzü. Ötekileştirilen insanlar. Yok edilmeye çalışılan Yahudiler, Çingeneler, engelliler, akıl hastaları…
Araştırma adı altında akıl almaz işkenceler. Hele bir doktor var ki, her ne kadar adı doktor olsa da Mengerhäusen adlı bu adam tam bir cani.
Okuyunca benim kadar siz de nefret edeceksiniz eminim.
İlk sayfalarda biraz yorucu olsa da (zira Nazizm’in ünvanları, ast-üst ilişkileri ve Almanca kelimeler çok fazla) sonrasında oldukça akıcı. Severek okudum. Yazarın kalemini ve gerilimi seven dostlara tavsiyemdir.
“Kelimenin tam manasıyla kadınlar hayatı, erkekler ölümü temsil ediyordu.”
“İnsanların ölümüne karar veren Tanrı'dır, diye karşılık verdi Minna. Yaşamı korumak, yaşamdan yana olmak, yaşamı iyileştirmek için buradayız.”
“Onun gözünde hiçbir şey yetenekli bir zekâdan daha baştan çıkarıcı değildi. Üstün bir düşünceden daha büyüleyici bir şey yoktu.”
“Nazi rejimi, doğru yolu bulmayanlar için dünyanın en tehlikeli rejimi olsa bile, Berlin sokaklarında sıradan kötü adamlar neredeyse kaybolmuştu. Eğer katiller iktidar olursa, haydutların, tabiri caizse, burada kalmak için artık nedenleri yoktu.”
“Tarihin akışını değiştirecek bir tanrı: Para. Dünya, tarihin ilk kapitalisti üzerine kuruldu: İnsan. Asla azalmayan, asla eksilmeyen en mükemmel değer: İnsanoğlunun kudurmuş bencilliği.”
“Bizi öldürdüler, ama yaşamamıza izin verdiler...”
Editör: Dilek Tuna Memişoğlu
