BİR KİTAP: AKIL ve TUTKU / JANE AUSTEN
Şubat ayı okuyup bitirdim. İlk olarak yazarın kalemi ile "Emma" kitabı sayesinde tanışdım. "Akıl ve Tutku" kitabında Miss. Dashwood ve kızları Elinora, Marianne, küçük Margeret'in hayat hikayeleri anlatılıyor. Babaları Mr. Henry Dashwood'un ölümünden sonra karısı Miss. Dashwood ve kızlar çok zor durumda kalıyorlar.
Mr. Henry Dashwood ölmeden önce kızlarını ve karısını üvey oğluna emanet eder.
Üvey kardeş babasının ikinci evliliğinden olan ailesine o kadarda sahip çıkmaz. Gelinleri Fanny'nin erkek kardeşi Edwards Ferars ile Elinor arasında başlayan arkadaşlığı sonradan aşka yerini bırakıyor.
Fanny bu ilşkini onaylamadığı için Edwards'ı Elinor'dan uzaklaşdırıyor. Devonshire taşınan anne ve kızları kira fiyatı uygun olan kır evinde hayatlarına kaldığı yerden devam ediyorlar.
Devonshire'de Marianne yakışıklı Mr. John Willoughby ile tanışıyor, gençler birbirine duygular beslemekdedir tam da Mr. John Willoughby Mariaane'ya evlilik teklifinde bulunacağı sırada Londara yolcusu oluyor. Bekar Albay Brandon da Marianne'ya aşık.
Kitapda olaylar böylece devam ederken. Elinora genç Lucy adında bir kızın Mr. Edwards Ferrars ile gizli sözlendiğini öğreniyor, Marianne ise Mr. John Willoughby'nin Londra'da zengin bir kızlar nişanlandığını sonrada evlendiği haberini alıyor. Marianne ve Elinora çok zor süreçden geçiyorlar. Elinora her zaman akıl ile hereket eden biri yaşadıklarını içinde saklayan dışarı vurmayan ağır başlı bir karakter.
Marianne tutkuyla yaşayan yaşadıklarını asla saklamayan bir karakter. Peki kitapda olduğu gibi hayatda da akıl ile veya tutku ile yaşamak hangisi daha önemli bence sevgili kitap dostlarım Jane Austen'nin "Akıl ve Tutku" kitabını okuyarak bu soruyu cevap bulmak daha kolay olur ve size bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
