AĞIR AĞRAZ ESRİK
Çillerinin ayazında yanar tüterim,
Görmediğim diyarın göksüzlüğüne.
Dokunur direkleri göğsüme,
Çırılçıplak,
Ellerim incelir, kalbim incinir, eskirim...
Ağır, ağraz, esrik söylemlerim;
Kim bilir...
Sır benim, ser benim...
Süveydam inletir can kenarımı,
Yanarım erim erim.
Söylenmeyen dile zarar,
Bilinmeyen gönülde harlar,
Ağır, ağraz, esrik bedenim;
Kim bilir...
Selamlar dökülür lâl çıkmazından,
Toy hale bürünür utançlar.
Kelamı pek çoktur sol aymazımın,
Yelesi savrulur her renkte, uçarı,
Durdurulamayan küheylan...
Dursuz duraksız çilenin sesinde;
Ağır, ağraz, esrik fikirlerim,
Kim bilir...
Unutulamayan düşünceler,
Söndürülemeyen gül yangınları,
Bilince çömelmiş cefa ağıtları...
Hadsiz çiledamın narsist küstahları,
Hangi deryada salınır mutluluklar!
Görünmez âgâhın sanrıları,
Ağır, ağraz, esrik bilincim;
Kim bilir...
Sır benim, ser benim...
Rüveydam yüklenir kervanıma;
Gönülde ince sızım,
Çalar için için sazım,
Yitmiş baharım yazım...
Ağır, ağraz, esrik giderim;
Kim bilir...