Doğayı Okumanın Faydaları

Nevin Bahtişen

12-03-2023 18:56

Advert

Doğaya kulak vermeliyiz, dilini iyi anlamalıyız. Doğanın bir parçasıyız, ayrı düşünemeyiz kendimizi. Bütün canlılar bir arada yaşamayı başarıyorlar, doğanın kurallarına uyarak.

Düşünün ki bir antilop sürüsünün yağmurlar yağdığında taze çimlere ulaşabilmesi için timsahlarla dolu nehri geçmek zorundadır. Doğaya uyumlu yaşadıkları için biliyorlar ki karşıya geçesiye kadar yırtıcı timsahlarca alaşa edilip fire vereceklerini biliyorlar, topluca geçiyorlar ve korunmak için birlikte yaşıyorlar. Neden? Aynı zorluk ve acıları yaşamaktan artık biliyorlar başlarına neyin geleceğini ve doğayı doğru okuyorlar.

Bir aslan kendi bölgesini idrarı ile işaretliyor, bu bölgeye diğer aslanlar giremiyor, çok kötü hırpalanacaklarını hatta canlarından olacaklarını biliyorlar. İçgüdüsel doğayı ve hayatı okuma sistemleri var.

Her ne kadar şimdi şehir hayatında şartlar farklı olsada, kırsal bölgelerde bir köpek bir kediye sen benim yerime git avlan veya evi koru, ben de senin yerine fare avlarım demiyor.

Ama iş insana gelince her şey değişiyor, niye diyeceksiniz? İnsan en zeki canlı olduğu ve aklını yeterince geliştirebilme potansiyeline sahipken maalesef olması gerektiği gibi olmuyor. Aklını geliştiremediği gibi doğayı da okuyamıyor, oysa Kur'an ne diyor? Kur'an'ı ve kendini geliştirecek kitapları oku, ayrıca doğayı da oku diyor, hatta insanı oku. Her şeyi oku ki Allah’ın büyüklüğünü ve ne kadar yüce olduğunu gör. İnsanlar bir birine ve bütün canlılara empati yapabilsin.

Sen ülkenin fay hatlarını bilmezsen ve ne gibi bir felaket yaratabileceğini umursamazsan o da seni akıllanasıya kadar canını yakar. Allah doğaya ve hayata karşı her daim uyanık tutmak istiyor, insanoğluna işaret veriyor, "Oku yoksa canın yanacak." diyor.

Sen bir tarım arazisinde o toprakta neyin yetişeceğine ve hangi ağaçların yetişeceğine bakmazsan gelişi güzel eker, dikersen yeteri kadar mahsül alamazsın.
 Faydalanabileceğin bilgi birikimine dönüp bakmaz ve o bilgiden faydalanmazsan bir karşılık göremezsin.

Kış mevsimini henüz geride bırakıyoruz, karın beyazlığı yürekleri bu kadar üşütmemişti, bu kadar çok beyaz, kefenden utanmıştı sanırım yeryüzüne düşerken. Göz yaşı bu kadar buz kesmemiştir yanaklarda, korkuyla açılan gözler sanırım bu kadar uykusuz kalmamıştır.

Acı feryatlar yeryüzüne sığmadı, gök kubbeye çekildi tek tek, anlayan yüreklere sığmadı acılar, anlayamayanlardan kalanlar sığındı aya, yıldıza, diğer gezegenlere. Yeryüzündeki perişanlığı, gökyüzüne çekilen ruhlar göz yaşı ile izliyorlar, insanların ve yöneticilerin bu kadar duyarsız olduğunu bilmiyorlardı.

Bütünün hayrından şaşınca kötülükler ve felaketler kaçınılmaz olur. Ortalıkta ve göçük altında bu kadar ölü varken hala göz boyama derdindeler hala ego yarışı ve talan peşindeler. Bizim insanımız ne zaman ıslah olacak ne zaman uyanacak çok merak ediyorum.

DİĞER YAZILARI 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 01-01-1970 03:00 Bir de Kendimize Bakalım 01-01-1970 03:00 Bayram ve Gezi Tatili 01-01-1970 03:00 Sanat, Yaşam, Duygular, Renkler 01-01-1970 03:00 Ramazan Bayramı 01-01-1970 03:00 Deprem Gerçeği 01-01-1970 03:00 Zaman ve Teknoloji 01-01-1970 03:00 Kara Kışın Şartları 01-01-1970 03:00 Bencilliğin Sonuçları 01-01-1970 03:00 Ceviz Karası 01-01-1970 03:00 Dengesiz Sıcaklık 01-01-1970 03:00