Advert

Hayaller ve Hayatlar -5 / Göher Güler

Yazan: Göher Güler -HAYALLER ve HAYATLAR /5

ÖYKÜ - 07-04-2024 17:38 213 kez okundu.

Hayaller ve Hayatlar -5 / Göher Güler
Advert

HAYALLER ve HAYATLAR /5

Aysel, giysileri dolaba yerleştirdikten sonra, kardeşlerini yanına çağırdı. İsmail uyumuştu. Kardeşlerinin sorumluluğunu artık Aysel üstlenmişti. Boğazını temizledi, öksürdü.

- Kardeşlerim, benim kuzularım. Bakın bizim arkamızda, annemiz babamız yok. Daha dikkatli, daha disiplinli, daha tutumlu olmak zorundayız. Enişteniz sizin okul kayıdınızı yaptırdı. Derslerinize çok çalışacaksınız tamam mı? Tembellik yapmayacaksınız. Okullarınızı bitirip, güzel bir meslek sahibi olacaksınız. Kim kime yapar bu kadar iyiliği. İsmail'in iyiliğini karşılıksız bırakmayın ne olur, yalvarıyorum size. Para sorunumuz yok. Biraz tutumlu olursak, İsmail'e fazla yük olmayız. Ben çalışıyorum, maaşım az ama yakında biraz daha artar. Epeyce de "Mark"ımız (şimdi, Euro) var. Hepimizin okul masraflarına neredeyse yeter. Rahmetli annemiz, babam görmesin diye benim yün yatağımın içine koyardı Mark'ları. Dayılarımız Almanya'dan her geldiğinde, mark verirlermiş anneme. Hele ölen dayımın durumu çok iyiymiş. Tomar tomar mark bırakırmış. Annem de onların kışlıklarını yaparmış. Babam gördüğünü alırmış elinden. Babam görmeden saklayabildiğini saklamış. Kendi çalıştığından da ayırmış. Kuruşuna dokunmamış canım annem.

Bir keresinde, annem beni yanına çağırdı. ‘Aysel'im bak, senin yatağının içinde para var. Olur da başıma bir hal gelirse, kardeşlerinle pay edin’ dedi. ‘Ah canım annem,’ dedi hepisi birden. Annemiz sanki öleceğini biliyormuş gibi, okul paramızı bile hazırlamış. Birazını zorla eniştenize vermeye çalıştım almadı. ‘Zor günlerimiz olursa, o zaman alırım’ dedi.

“Eniştem, adam gibi adammış" dedi Nezaket.

“Ben çok çalışacağım. Dişçi olacağım abla” dedi Samet.

“Bak sen bacaksıza. Ben de mühendis olacağım, yurt dışına gideceğim” dedi Nezaket.

- Aferin size, benim kuzucuklarım. Hadi yatalım. İyi uykular, meleklerim...

Aradan yıllar geçmişti. Aysel üniversiteyi dışarıdan bitirmiş, diplomasını almıştı. İçi içine sığmıyordu. Kanatlanıp, havalara uçacak gibi hissediyordu kendini. Bir an önce müjdeyi vermek istiyordu İsmail'e.

- İsmail, sana bir sürprizim var.

Nezaket girdi araya.

- Hamile misin abla?

Aysel cevap veremedi, utandı, kıpkırmızı kesildi. Boğazı kurudu. Garip duygular içine girdi. O yana bu yana bakmaya başladı.

İsmail'le Aysel bir anda, birbirlerini yeni görüyormuş gibi gözgöze geldiler. Çocuklar onları gerçek evli sanıyordu. İsmail'in yüreği yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu. Sarıldı Aysel'e. Aysel'in de İsmail'den geri kalır yanı yoktu. Göğüs kafesi, İsmail'in göğsünü delercesine inip inip kalkıyordu. İsmail doyasıya sarılıyor, kokluyor, kokluyordu Aysel'i. Ne güzel kokuyordu Aysel. İsmail'in çocukluktaki  evlerinin bahçesinde açan, hanımelinin kokusu gibiydi. Hafif bir esintide koku yayılırdı etrafa. O koku mest ederdi İsmail'i. Birden bire ağlama krizine girdi İsmail. Uzun zamandır Aysel'e aşıktı. Bir türlü  söyleyemiyordu. Çünkü elini sürmeyeceğine söz vermişti. Aysel'in onu terk etmesinden, Aysel'i incitmekten çok korkuyordu. Odaya geçtiler. Aysel de ona aşıktı ama durumu belli etmiyordu. Daha fazla dayanamadı Aysel.

- İsmail, biz neden gerçekten evlenmiyoruz?

İsmail duyduklarına inanamıyordu. Gerçek miydi Aysel'in söyledikleri, yoksa hayal mi ayırt edemiyordu. Bir ara nefesi kesilecek gibi oldu. Tekrar sarıldı, kokladı kokladı Aysel'i. Kokusu ciğerlerinin derinliklerine kadar doluyordu. O gün Aysel'le İsmail gerçek karı-koca oldular. Sabah uyandıklarında, ikisi de gülme krizine girdi. Neye güldüklerini bilmeden, sürekli gülüyorlardı. Sanki sihirli bir değnek değmiş. İkisi de birbirlerine aşklarını ilan etmişlerdi...

Aysel birkaç yere iş başvurusunda bulundu. Akşama sabaha haber bekliyordu. İsmail de terfi etmiş, müdür yardımcısı olmuştu. Mutluluklarına diyecek yoktu. Çocukların derslerini de hiç ihmal etmiyorlardı. İsmail, bir baba gibi ilgileniyordu onlarla. Çocuklar onu çok seviyordu. Evde kahkahaları hiç eksik olmuyordu. Tam bir aile olmuşlardı...

Uzun yıllar geçmesine rağmen, babaları çocuklarını hiç arayıp sormamıştı.

Samet; “Abla, babam bizi özlemiş midir?” dedi. 

“Bilmem” dedi Aysel; “Özleseydi arar sorardı. Özlememiş demek ki.”

“Ben babamı özledim abla” dedi Samet, buruk bir sesle, dudağını büzerek. Ağlamaklı oldu.

- Ben hiç özlemedim, o şimdi yeni kızıyla ilgileniyordur. Kızının adı neydi?

“Güldane” dedi İsmail.

“Ben de özlemedim” dedi Nezaket.

“Babana götüreyim mi seni?” dedi İsmail

“Ya bizi eve almazsa” dedi Samet.

“Almazsa geri döner geliriz. Ben oraya seminere gideceğim. Bir gün kalıp döneceğim. İstiyorsan gel“ dedi İsmail.

Samet, ablasının gözüne baktı.

- İstiyorsan git Samet'ciğim. Bana selam falan getirme. Babamın ve o kadının, senin canını sıkmasına izin verme. Hiç ses çıkarmadan kalkın e mi?

“Tamam abla. Ben de seninle geleyim enişte” dedi Samet, mahçup bir ses tonuyla...

***

- Hayaller ve Hayatlar /1 okumak için tıklayın

- Hayaller ve Hayatlar /2 okumak için tıklayın

- Hayaller ve Hayatlar /3 okumak için tıklayın

- Hayaller ve Hayatlar /4 okumak için tıklayın

 

 

 

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Birleşme / Habil Yashar - Azerbaycan ve Türkiye Türkçesi

Birleşme / Habil Yashar - Azerbaycan ve Türkiye Türkçesi

02-05-2024 - ÖYKÜ

Tavan Arasındaki Ölüm / Elmas Tunç

Tavan Arasındaki Ölüm / Elmas Tunç

02-05-2024 - ÖYKÜ