Advert
https://www.truvaedebiyatdergisi.com/files/uploads/user/4f6efc6c35919c6eae28fdcf790fc974-bca44d6210e701155e87.jpg
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Advert

Utanç Bayrak Çekmiş Özgürlüğe

21-10-2023 21:42 863 kez okundu.

Takati kesilir mi insanın? Beyni uyuşur, dili dolaşır mı mesela. Mesela bedenindeki can çekilir, halsizleşir mi? Nefesi daralır, lokmalar boğazına dizilir mi?

Annesinin mezarı başında iki mini minnacık çocuk, o toprağı okşuyorsa takati kesilir insanın. Yağmur gibi yağan bombalara tepkisizse beyni uyuşur. Söylenecek sözler anlamını yitirmişse, dili dolaşır. Üç evladını bir hastanede bomba yüzünden kaybetmişse bir anne, bedenindeki can çekilir. Açlıktan ellerindeki otu, bir kardeşinin ağzına, bir kendi ağzına sokuyorsa bir çocuk, insan halsizleşir. İlaçsızlığa, gıdasızlığa, susuzluğa mahkum edilmişse bir millet, nefesi daralır. Sofranın tam ortasına fosforlu bombalar düşmüşse, lokmalar boğazına dizilir.

Ardı arkası kesilmeyen bomba yağmurunda bir hastane yerle bir olmuşsa, o hastanedeki hastalar şehitse ve kendi canını geçip hastalarına koşan doktorun önüne, yaralı diye babası konulursa, kıyamet kopar. Ayaklarının bağı çözülür. Metaneti kaybolur. Bir doktor, doktorluğunu unutur. Orada, var oluş sebebi babasının bir evladıdır o, bir insandır. Candır. Elinden, ayağından çekilen canla, yeni bir cana nasıl hayat olur?

Açık hava hapishanesinin mahkumları, Cuma namazı için en emin yere sığınan, onca canın namazına kan bulaşırsa ve bunu müslüman olduğunu iddia edenler sadece izliyorsa, alem yıkılır. Utanç, bayrak çeker gökyüzüne. Dağlanamayan yüreklerin duaları, hiç hükmündedir Hakk katında.

Bir avuç zalim, dünyaya hükmederken mü'minin yüreğindeki merhamet mahkûm mu acaba? Zindanlarda prangalı mı? Aşılmaz dağlar ötesinde okyanusların altına mı gömülü. Acıma duygusu firar mı etmiş yüreklerden. Can bedene girmeye yüzsüz mü? Kulaklar sağır, gözler kör mü? Kalem hep garibana mı kırılır?

Yüreğimde dinmek bilmeyen fırtınanın kendine faydası yok. Öfkem, kabına sığamayan tufan gibi. Faydasız ilim gibi. Zahmetsiz gıda gibi.

Yangın büyüdü. Evreni kapladı. İçinde kim var kim yok kül olacak. Kimsenin umrunda değil. Vur patlasın, çal oynasın alem. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mı? O yılan dönüp seni sokacak, haberin yok. Diyorum, diyorum da kendi kendime, yine kendim dinliyorum.

Acıkıyorum. Susuyorum. Yiyorum, içiyorum. Rutin hayatımı istesem de istemesem de sürdürüyorum. Ama ne yediğimin ne içtiğimin tadı var. Hayat, zorunlu yaşam merkezi gibi artık. Hüznü elbise edip giyeli çok oldu. O hüzün elbisesi ten olmuş bedenime çıkmıyor. Hayatın tadı tuzu yok. Aldığım nefes anlamsız.

Nedenlerin, niçinlerin, nasılların cevabı artık hükümsüz. Dil sükûtta, gönül prangalı, anlayış öksüz ve yetim. Doğan güneş isyanda. Yağmurlar grevde. Doğa çığlık çığlığa. Uyan, uyanın, uyansanıza...
Kopuyor kızılca kıyamet...

Neler Söylendi?

Büşra aynalı

Yazınızı okurken tüylerim diken diken oldu Filistin'i Filistin demeden bukadar güzel anlatmaniz kaleminizin gücünden geliyor..kendinize gelin derken benzetmelerinizin muhtesemliginizden geliyor...nekadar muhteşem bağlantılar kurmussunuz dehşetle okudum bayıldım yazınıza...hakettiğnizden daha yükseklere gelirsiniz inşallah...sizi Türkiye'de daha çok bilinen yazarlar arasında görünce sasirmayacagim..harikasiniz 5 ay önce