Advert
https://www.truvaedebiyatdergisi.com/files/uploads/user/4f6efc6c35919c6eae28fdcf790fc974-bca44d6210e701155e87.jpg
Ümmügülsüm Hasyıldırım
Advert

Keder

21-09-2023 13:22 2327 kez okundu.

"Keder" dedim. Titredi sesim. Sahi neydi keder? Ayrılık mı, ayrılığı yaşamak mı? Cımbızla saçlarımın her telinin yolunması mıydı? Yolunan tellerimin tek tek yerine çakılması mı?

Çarkın dişlileri arasında sakız gibi çiğneniyordu yüreğim. Acının haritası çizilmişti gönlüme. Nefesim kesiliyor, yumruk olup, oturuyordu boğazıma. Lime lime didiklendi bedenim.

Darlandım. Gökyüzüne doğru bakıp, avazım çıktığı kadar bağırmak, evrene doğru var gücümle haykırmak, "Nedeennn?" demek istiyordum. Demedim. Diyemedim. Hayatım boyunca hep: "Allah'ım, beni isyana götürecek hale koyma. Şayet yanılırsam, beni düzelt. Kaybolursam, bana rehberlik et. Pes etmek istersem, devam etmemi sağla. Eğer umudumu kaybedersem, bana mucizeler yolla. Yarabbi! Şayet dualarımın kabulünü sana olan hadsizliğimden dolayı geciktiriyorsan, beni bela ve musibetlerle değil de İhsan ve nimetlerinle utandır. Ve güzel bir dönüşle sana dönmemi kolaylaştır. Söz verdiğim yerde sözümde duramazsam, bana irade lütfet. Senden gelene gönlümü razı eyle.  Amenna ve saddakna" demiştim. Şimdi yaşadıklarımı sorgulayamazdım.

Geldi mi üst üste gelirmiş mübarek. Geldi. Hüzün yüklü bulutlar yağmur olup; sağdan, soldan, önden, arkadan yağıyordu. Sel olup, sürüklüyordu bedenimi. Çaresizliği içiyordum yudum yudum.

Bir tarafta emaneti, emanet sahibine iade etmek için gurbet kuşlarını bekliyor, diğer yanda yolcuyu, yerli yurduna teslim etmek için zamanla yarışılıyordu. Derini bıçakla yüzerlermiş gibi, ebedi ayrılık ne çetin!

Bir diğer yanda ise hastanenin esir aldığı ve yatağa hortumlarla kelepçelediği canlara, can olmaya çalışıyordum. Bir yanda canına can olduğun, diğer yanda canına can olan. Ne çetrefilli süreçti yaşanan. Bir o oda, bir bu oda. Mekik dokuyan ayaklar sükutta.

Yalnızlığı iliklerime kadar hissettiğim, nefes almaya dermanımın kalmadığı o anları, "zayi etme Allah'ım" derken, yağmur gibi yağan gözyaşlarımla isyana girmemişimdir umarım.

Yüreğe kelepçe vurulsa da Yaradan gözyaşıyla açılan ellere cevap vermede gecikmezmiş. Her halimle sığındığım tek sığınak, sessiz kalır mı hiç.

Darda kalan dalsız kalırya, kalmadım çok şükür. Sıkışan gönlüme nefes, tükenen canıma, can katanlarım oldu. Ellerimi tutup, "yalnız değilsin" diyenlerim oldu. Ruhuma mola hayat oldu.

İyi ki dediğim, göz yaşımı silenim, canıma can katanım, yine sahnede almıştı yerini. Yine boynuma sarılıp; "buradayım" diyerek elimden tutan, omzuna yaslandığım, Pamuk Prenses'e hayat öpücüğü veren Prens gibi koştu imdada. Soluğum, huzurum, gün yüzüm sahnede!

Bir de cancazıma hayatı cansız, kalan ömrünü hasret vadisine sürgün ediyorduk. Hüznü hüzne esir etmiş, okyanusu önlerine yol etmiştik. Üç küçük karabaş, bir de candaş; tek başlarına karanlığa beyaz bayrak sallıyordu.

Yılkı atları gibi savrulmak isteyen bedenime, yine çelikten, anahtarı olmayan kelepçeler vurulmuştu. Biçare esarete boyun eğdim.

Bacaklarım şımarmış, yaramaz çocuklar gibiydi. Bir buçuk aydır yaşadığı tempoya dayanamamış olmalı ki inadından geri durmuyor, yerde sürünüyordu. Bir ara öyle acımasızca çekti ki kaldırımla öpüşmek vacip oldu. Beden kalkmaya durdu, topraksa çekmeye. Üşüşen kalabalığa mahçup çehre al al oldu. Yarış çetin ve zorlu, kazananı ise yoktu.

Önümde bataklık, ardımda ecel, göğsümde dinmeyen sancı, savruluyordum oradan oraya. Gönlüme kar yağadursun, bedenim ağustos sıcağına teslim.

Sonu belirsiz yolun yolcusu olmak düşmüşse hisseye, kederin yol arkadaşı olması kaçınılmazdır. 

ALLAH'IM

Giydim üzerime, keder kisvemi. 
Çıkarmaya gücüm yetmez Allah'ım!
Yoluna selamet serpiver emi,
Yüreğim az ferahlasın Allah'ım!

Çetrefilli yollar, her yer karanlık,
Doğmuyor gönlüme Güneş Allah'ım!
Lime lime etim, yaktı hasretlik,
Sükûnet arzım, ne olur Allah'ım!

Senden gelen herşey, baş göz üstüne,
Dilimi isyana atma Allah'ım!
Bir gün elbet doğar Güneş üstüme,
Bana sabır, metanet ver Allah'ım!

***

Yazıyı sesli dinlemek için görsele tıklayın...

Neler Söylendi?