İnsanı Bitiren, Eriten ve Yok Eden Duygu…

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

22-11-2022 20:42

Advert

“İntikam adil değildir, kaybedileni geri getirmez.” 

İnsanın kötü bir olayla karşılaştığı zaman verdiği ilk tepki, negatif duyguların etkisiyle oluşur. Bu, çocuklarda da böyledir.

İnsanda zarar göreceğini düşündüğü şeye karşı, kin, nefret, öfke ve düşmanlık duyguları oluşur. Fiziksel ve psikolojik bütünlüğüne fayda sağlayacağını umduğu durumlara karşı ise içinde olumlu düşünceler doğar. Kişi hangi durumda nasıl tepki vereceğini bilirse, gerektiğinde kendi frenleyebilir ya da olumlu duygulara kanalize edebilir.

İnsanın birikmiş bir öfkesi varsa, bir müddet sonra, kendisine acı çektiren kişiye/nesneye/olaya karşı kin duymaya başlar. Kin duygusu, öç almayı amaçlayan düşmanlık duygusudur. İnsan zarar gördüğü birine karşı düşmanlık duysa bile ondan öç almayı düşünmeyebilir. Bu takdirde kin duygusu söz konusu değildir. Ama intikam almak istediği noktada kin duygusundan bahsedebiliriz. Bu duygu, kişide kötülük yapma, hakkını alma dürtüsü uyandırır. Kin besleyen kişi affetmemiştir, affetmediği için de kolay kolay unutmaz. Mesela, beş sene önce yaşadığı bir olayı kini sebebiyle zihninde tekrar tekrar yaşar.

Kin Duyan Kişinin Yaşadıkları

Öç alma da diyebileceğimiz kin duygusu, inatçı ve zihinsel yük yapan bir duygudur. Kin güden kimse, psikolojik bir yük taşıdığı için hep gergindir. Kindarlık, insanı esnek olmaktan uzaklaştırır. Kindar insanlar, bütün semavi metinlerde var olan af öğretisini hayatlarına taşıyamazlar. Affetmenin önündeki büyük engellerden birisi, olaylara verilen abartılı anlamlardır. Her hadiseyi kişiliğine yönelmiş bir müdahale ya da şahsına yapılmış bir haksızlık gibi algılayan insan elbette bağışlamakta güçlük çeker. Bunlar ayrıca, bakışlardan bile anlam çıkaran, çabuk alınan kişilerdir. Ateşin odunu yediği gibi insanın içini yiyip bitiren, eriten, yok eden bir duygudur, kin.

Olumsuz Duygular, Paylaştıkça Pekişir

Öç alma isteğinde önyargılar çok hâkimdir. İnsan birine kin besliyorsa, başkalarının da o kişiye karşı aynı hisleri taşıması, onu mutlu eder. Nefret duygusu da böyledir. İnsan, o kişiden ne kadar çok kimse nefret ederse o kadar memnun olur. Fakat enteresandır ki, sevdiğinin başkası tarafından aynı oranda sevilmesinden rahatsız olur. Olumsuz duyguların en önemli özelliklerinden birisi, paylaşıldıkça pekişmesidir. Bu sebeple insan haklı ve mantıklı olmadığı sürece, menfi duygularını paylaşmamalıdır. Bu, hem kendisine hem de başkalarına zarar verir. Bunu önlemenin yolu, olumsuz duyguları besleyen davranışlardan kaçınmaktır.

Kin Duygusu Bazı Kültürlerce Beslenir

Tarih boyunca kimi kültürler kin duygusunu desteklemiştir. Filmlerde sıkça duyduğumuz, ‘kanı yerde kalmayacak’ gibi sözler bir garaz ifadesidir. Gizli düşmanlık da demek olan kin duygusunda, muhataba bedel ödetme isteği vardır. Bu sebeple kin, insan ilişkilerine çok zarar veren, sosyal sonuçları çok fazla olan bir duygudur.

Kin duygusu, bilhassa militarist felsefenin hâkim olduğu toplumlarda çok yaygındır. Otokratik, otoriter toplumlar genellikle baskıcı, sorgulayan bir yapıda oldukları için eleştiriye kapalıdırlar. Karşı tarafa söz hakkı tanımaz, kendi fikirlerini zorla kabul ettirmek isterler. Çoğulcu, katılımcı ve özgürlükçü olmayan milletlerde kin duygusu ağır basar. Bu da insanlar arasında güveni zayıflattığı için herkes birbirine kuşkuyla bakar. Bütün zihinsel ve entelektüel enerji, savunmaya yönelir. Kin duygusu baskın olan bir yönetici, düşünce gücünü, ‘Falanca kişi benim ayağımı kaydırır mı acaba?’ sorusuna harcar. Bu da onun yeni girişimler, farklı atılımlar yapmasını engeller. Sonuçta kin duygusu gelişimi, üretimi ve yatırımı sekteye uğratır. Sevgiyi artıran hiçbir fonksiyonu olmadığı gibi, mutluluğu da geciktirir.

Kin duygusu, kültürlerin aktarımları ve kişisel eğitimle beslenebileceği gibi yine aynı dinamiklerin etkisiyle bu duygunun azalması da mümkündür.

DİĞER YAZILARI Kime DÜRÜST diyoruz? 01-01-1970 03:00 Ramazan Zor Durumlardan Geçebilmek İçin Bir Köprüdür 01-01-1970 03:00 Yunus Emre 01-01-1970 03:00 Merak, Hayret ve Risk Almak Beyni Genç Tutuyor! 01-01-1970 03:00 Kendisi Acı Ama Meyvesi Tatlı: Sabır 01-01-1970 03:00 İnsanı Bitiren, Eriten ve Yok Eden Duygu… 01-01-1970 03:00 Hayat Başarısında Zekâların İşbirliği 01-01-1970 03:00 Ruhsal Sağlığın Teminatı Güven! 01-01-1970 03:00 Cinsel Kimlik Sosyal Öğrenmeyle Oluşuyor... 01-01-1970 03:00 Tahsilde Hırs Gösterin, Mahsulde Kanaat Edin! 01-01-1970 03:00 21. YY Beceresi Ailede İşbirliği 01-01-1970 03:00 Evlilikte ‘Orta Nokta’ Neden Önemli? 01-01-1970 03:00 Mutluluk Yatırım İster… 01-01-1970 03:00 Evliliğin Büyük Düşmanı 01-01-1970 03:00 Sevginin Dillerini Biliyor muyuz? 01-01-1970 03:00 Yalan Kıvılcımına Dikkat! 01-01-1970 03:00 Mutluluğun bir reçetesi var; Anlam, Amaç ve Arkadaş 01-01-1970 03:00 Sevgimizi Doğru Yönetiyor Muyuz? 01-01-1970 03:00 Evliliğin devamı için evlilik olgunluğu şart! 01-01-1970 03:00 Duygularımızı yönetmek mümkün müdür? 01-01-1970 03:00 Takıntılarınız Hayatınızı Karartmasın! 01-01-1970 03:00 Hayatı Anlamlı Kılan Amaçlarımızdır 01-01-1970 03:00