Advert

Kalemler Çekilirse / Yusuf Yıldız

Yazan: Yusuf Yıldız -KALEMLER ÇEKİLİRSE

ÖYKÜ - 30-03-2024 16:54 219 kez okundu.

Kalemler Çekilirse / Yusuf Yıldız
Advert

KALEMLER ÇEKİLİRSE

Öğle saatlerinde, Rıhtım Lokantası hınca hınç doluydu. Lokantadan içeri, kasketli, uzun burunlu, kareli ceket giymiş, traşlı eli yüzü düzgün, parlak rugan siyah iskarpinlerinin tıkırtısı ile orta yaşlarda bir adam girdi.

Garsonların hepsi de sırttan çapraz bağlı askılı pantolon, beyaz gömlek, papyon kravatlı, bayan garsonlar pileli kahverengi etekli, boğazlarında iki düğüm atılmış, tek ucu göğüs hizasında mavi fularlı, saçları toplu ve bakımlıydı.

Ceviz ağacından masalar Fransız cilalı, geniş, üstlerinde birinci sınıf porselen servis tabakları, çini işlemeli şamdanlarla gayet şık ve düzenli görünüyordu.

Lokanta, yüz yılı aşkın bir süredir aynı yerinde hizmet veriyordu. İşletmecileri dördüncü kuşaktan çok yaşlı bir kadındı.

Aradan geçen zaman içinde bir çok tamirat ve tadilattan geçmiş bu lokanta,iki sefer yangından zarar görmüş, bir kaç kez kısa süreliğine de olsa kapalı kalmıştı.

Her dönemde  müdavimleri, meşhur yemek ve lezzetleri, damak zevkine uygun ikram ve menüleri ile faaliyetlerini sürdürmüş, daima aranılan elit, seçkin müşterilere hizmet veren bir işletme olarak marka olmuştu.

Müşterilerine birinci sınıf hizmet veren bu işletme, ulusal ve uluslararası bir çok ödül almış, alanında uzman şefleri kadrosuna katmıştı.

Meydana bakan bir kaç masada boş, rıhtıma bakan tarafta bambu döşeme iskemleler üst üste balkon tarafına dizilmiş, bir kaç locada hınca hınç dolmuş, kapıdan girenler güler yüzle karşılanıyor, her müşteriye nerede ise birer garson hizmet ediyor, sandalyesini çekiyor, kristal bardaklarına su dolduyordu.

Meydana bakan masaların tamamında servisler açılmış, loca kısmı kapatılmıştı. İçeri giren uzun burunlu adam, biraz yorgun gözlerle girişteki ilk masaya oturdu.

Kapıda hiç kimse onu  karşılamamış, sandalyesini çekmemiş, oturacağı bir yer göstermemişti. Yanından, sağından, solundan garsonlar geçiyor, kendisi ile göz teması bile kurmadan sağ kollarını "l" şeklinde tutuyor, kollarından sarkan ipek pembe mendillerle, mutfak ve masalar arasında karınca gibi dolaşıyorlardı.

Adam bir kaç sefer; "Bakar mısınız?”dese de duymamazlıktan gelmişler adeta tüm garsonlar adama karşı sağır ve dilsiz olmuşlardı.

Adam için bu tür olaylara ve yaklaşımlara yabancı değildi. Bundan önce de bir çok farklı mekanda bu tür muamelelere maruz kalmış, sakinliğini ve asaletini korumuştu. İstese hemen masadan kalkıp gidebilir, bir başka yerde rahatlıkla aradığı hizmeti alabilirdi.

Israrlı tutumunu on beş yirmi dakikaya kadar sürdürdü. Nihayetinde masaya illaki garson olmasa da bir başka görevli gelecek, kendisine neden hizmet verilmediğini öğrenecekti. Bir müddet daha bekledikten sonra, takım elbiseli, saçları kristal avizeden bile parlak, yakışıklı bir genç, adama yaklaştı, hafifçe eğilerek; "Buyurun bey amca ne istemiştiniz?" diye sordu.

Ne istemiştiniz sorusu adama garip gelmiş; "Burası lokanta olduğuna göre önce servis açmanızı, sonra da menüyü getirmeniz gerektiğine inanıyorum." dedi.

"Siz yanlış yere geldiniz galiba, evet burası lokanta ama biz, sizin istediğiniz gibi bir hizmet vermiyoruz öncelikle kravat ve papyon takmanız, rezervasyon yapmanız aynı zamanda çiftlere yani tek erkek müşterilere hizmet veremiyoruz, lütfen sizi dışarı alalım." dedi.

Adam; "Tabii ki dışarı alabilirsiniz, lakin patronunuzu görmeden şuradan şuraya adım atmam, bunu bilmenizi isterim; karar sizin, ben beklerim." dedi.

Bu arada lokantaya gelen müşteriler adama vebalı gibi bakıyor, istenmeyen biri olduğunu gözleri ile belli ediyorlardı. Adam, bu bakışlardan etkilenmemiş, masaya gelecek patronu sükunet içinde bekliyordu.

Az önce masaya uyarı için gelen yakışıklı genç işletmenin müdürüydü. Garsonlardan birini yanına çağırarak bir zarf uzattı; "Orta masada oturan bey amcaya bunu ver, masadan kalkmasını söyle." dedi.

Masaya gelen garson beyaz zarfı adama uzatarak; "Bu zarfı alın ve lokantayı lütfen terk edin." dedi.

Adam gayet sakin bir şekilde uzatılan zarfı aldı ve garson baş ucunda beklerken zarfı açtı. Zarfın içinde beş yüz lira ve küçük bir not vardı. Notta; "Bir başka mekanda karnınızı doyurun." diye yazıyordu.

Adam cebinden beyaz bir kağıt çıkardı, küçük bir not yazdı zarfın içine paraların arasına koydu, zarfı kapatarak; "Bunu müdür beye geri götürün lütfen." diyerek zarfı garsona uzattı.

Garson adamım gönderdiği para dolu zarfı müdüre geri verdi içine bir not bıraktı; "müdür bey" dedi.

Müdür, sinirli bir şekilde zarfı kapağını yırtıp attı, içinden paralar yere düşmüştü. Adamın yazdığı nota baktı. Kafasını çevirdi, şaşkın bir şekilde ne yapacağını ne diyeceğini bilemedi.

Masaya adamın yanına oturdu, iki garson çağırdı; "Beyefendiye birinci sınıf hizmet vermenizi emrediyorum, beyefendi ne kadar memnun ayrılırsa ben de o kadar memnun kalırım." dedi.

Adam ayağa kalktı, genç müdüre doğru baktı; "Ben almam gereken hizmeti aldım, zahmet etmeyin." dedi ve masaya kapalı zarf içinde beş yüz elli lira bırakarak lokantadan ayrıldı.

"Lütfen efendim sizi ağırlayalım." diye dil döken müdüre dönüp bakmaya bile gerek duymadan caddeye doğru yürüyerek, gözden kayboldu.

Adam nota ismini ve bu atasözünü yazmıştı;
"Kalem, kılıçtan keskindir"

Bugün, rahmetli eşimle evlilik yıldönümümüzdü; onun anısına gelmiştim.

Araştırmacı Gazeteci Yazar.    R...... N.....   G........

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Tavan Arasındaki Ölüm / Elmas Tunç

Tavan Arasındaki Ölüm / Elmas Tunç

02-05-2024 - ÖYKÜ

Ne Kedisiz Ne Kitapsız / Nevin Aktekin Gülfırat

Ne Kedisiz Ne Kitapsız / Nevin Aktekin Gülfırat

01-05-2024 - ÖYKÜ