Advert

Hatice'ye Ne Oldu? / Yusuf Yıldız

Yazan: Yusuf Yıldız -HATİCE'YE NE OLDU?

ÖYKÜ - 14-04-2024 18:21 185 kez okundu.

Hatice'ye Ne Oldu? / Yusuf Yıldız
Advert

HATİCE'YE NE OLDU?

"Kapkara bulutlar, ormanın üstünü bir örtü gibi sarmış, yemyeşil çam ağaçlarını alaca bir karanlığa boyamıştı. Islık sesine benzeyen önü arkası kesilmeyen ürpertici bir sesle beraber rüzgarın uğultusu, karanlığı yara yara köyün içine doğru ilerliyor, yer gök inliyordu.

Gök gürültüsünden korkan kediler, 'miyav miyav' diye acı bir çığlıkla kapı altlarındaki budaklı delik aralarından geçiyor, buldukları bir köşeye sığınıyor kuyruklarını arka ayakları arasına sıkıştırıyordu. Köpekler bağlı oldukları zincirden kurtulmak istercesine zincirlerini adeta kırmaya, kaçmaya çalışıyorlardı. Gök adeta yarılmış, büyük bir fırtına başlamıştı. Aniden köyün ormana bakan yamacında büyük bir gürültü ile dalga dalga gelen pas parlak bir ışık ardından düşen yıldırım, oluklu kiremitlerin üstüne yanıp yanıp sönen bem beyaz parlak bir ışık saçıyordu.

Kalın yağmur taneleri teneke çatılarda tok sesler çıkarıyor, sundurmalardan sızan taneler yavaş yavaş hızlanıyor, eski toprak duvarları süze süze sokağın çakıllı tozlu yollarına karışıyordu. Her evden bir ses geliyor, oraya, buraya koşturan köylüler hummalı, telaşlı, suratları bir karış; 'haydi, haydi çabuk çabuk!' diye bağırıyor, yağmurun altında kimi koyunlarını ağıla kimi danalarını çekiştirerek ahıra sokmaya çalışıyor, ayak altında sırılsıklam, kuyruğu kalçasına yapışmış köpeklere çarpmadan,kuru yem çuvallarını örtme altlarına çekiyorlardı.

'Afat bu afat!' diye eski perdelerin arasından cama yüzünü dayamış ihtiyar nineler bastonlarına direnmiş bardaktan boşalırcasına yağan iri yağmur tanelerini izliyordu. Pencere pervazından içeri sızan yağmur suyunu, önlerine eski çaput, minder koyarak önünü kesmeye çalışıyorlar, içeriye dolmasına engel oluyorlardı.

Saatlerdir yağan yağmur Arif Ağa’nın dere yatağındaki avlu ahşap evini sular altında bırakmış, ahırın dereye bakan kerpiç duvarlarını yıkmıştı. Sel altı ahır, iki katlı yapıya büyük bir zarar vermiş, varı yoğu yedi koyun, iki inek, bir eşek sel sularına kapılıp telef olmuştu.

Nuriye Nine, oğlu Ali Haydar'a sarılmış gözyaşları, kapkara sel sularına karışmıştı; 'Ne yeriz ne içeriz oğul?' diye ağlıyor, sızlıyor feryatları çamur deryasına karışmış köyü inim inim inletiyordu. Gelini Hacer, Nuriye Nine’ye, kocası Ali Haydar'a;  'Hatice'm yok Hatice'm!..' diye acı acı bağırıyor; 'Hatice'm nerede yavrum gözümün nuru yavrum yok Ali Haydar!(?)' diye çığlıklar atıyor, ağıtları feryat figanları taa komşu köyden duyuluyordu."

"Lütfen stant önünü kapatmayalım, lütfen müşterilere yer açalım." diye bağırılıyor, kitaba dalmış, uyarılara kulak asmıyor hâlâ almayacağı kitabı, alel acele tedirgin heyacala okumaya devam ediyordu.

Şişman, orta boylu, jilet gibi giyinmiş stant görevlisi; "Size diyorum beyefendi size, neden duymamazlıktan geliyorsunuz? On dakikadır standın önünde müşterileri engelliyorsunuz, çok ayıp yaptığınız." demiş, okumaya çalıştığı kitabı elinden alıp tezgah üstüne kitapların arasına atmıştı.

Alptekin, ne yapacağını bilememiş, biraz utanmış; "pardon" diyerek, gözü kitaba takılı kalarak ağır ağır stantdan uzaklaştı.

Bir başka standa geçmiş göz gezdirerek stantlar arasında dolaşıyor, kitap fuarları; 'cennet gibi ya cennet' diye içinden mırıldanıyordu. Biraz önce yarısını okuduğu kitap aklına geliyor, uzaktan o standa bakıyor; 'Acaba ne oldu kaybolan o küçük kız, Hatice bulundu mu acaba?' diye merak ediyor, aklından yaşanan o felaketi çıkaramıyordu.

Tekrar aynı stanta önüne doğru yürümüş, biraz önce kendisini kovan stant görevlisi ile göz göze gelmiş, çekinerek geri dönmüştü.

Akşam saatleri olmuş, fuardan çıkarak evinin yolunu tutmuş, aklında sadece Hatice kalmıştı.
Gece boyunca aklından çıkaramadığı küçük kızın akıbetini merak ediyordu. Bu düşünceli durumu karısının dikkatini çekmiş;  “Hayırdır; Ne düşünüyorsun? Seni hiç bu kadar düşünceli görmemiştim." demişti.

Karısı Semra'ya kısa bir bölümünü okuduğu kitabı okurken fuarda dün başına gelen olayı anlatmıştı.

Semra; "Sen kitap okumazsın ki ne işin vardı kitap fuarında? Senin aklında başka bir şey var, neyse elbet ortaya çıkar..." demiş, Alptekin'e inanmamıştı.

Sabah olur olmaz, koşar adımlarla fuarın yolunu tutan Alptekin dünkü yarım kalan kitabın satıldığı stant önüne yaklaşmış, gözleri ile yarısını okuduğu kitabı arıyor, yığınlar arasında kitapları karıştıryordu. Stant görevlisi; "Yine mi siz beyefendi?" demiş, lütfen kitap almayacaksanız kitapları karıştırmayın demişti.

Alptekin; “Dünkü kitap vardı, hani elimden almıştınız onu, arıyordum” dedi.

“Ne bileyim beyefendi kaç bin tane kitap var, sizin gibi binlerce insan geliyor hepsi bakıp geçiyor, çetele tutmuyorum ya.” dedi.

Alptekin; “Hani sel geliyor köye, hayvanları sel alıp götürüyor ya, işte o kitabı arıyorum.” dedi.

Stant görevlisi; “Ya ne bileyim Allah aşkına seli meli, bakın işte.” dedi.

Alptekin sadece kapaklar ilgisini çekse de, herkese; "Ben okuma özürlüyüm. Okumak hele hele bir kitabı baştan sona okumak bana göre değil." diyordu.

Hangi mağazaya giderse gitsin, bütün reyonları gezer, kitap standları önünde farkında bile olmadan saatlerce zaman geçirir, kitapların jan janlı yüzlerine bakar; 'yazarı kim acaba?' diye merak eder, hoşuna giden kitap isimleri olursa, kapağını şöyle bir göz ucuyla aralar, hemen kapatırdı.

Binlerce kitap kapağı açmış, ilk bir sayfasını yarım yamalak okumuş, almadan incelediği kitaplar yüzünden defalarca uyarılmış, hatta bir kaç satıcı tarafından stantdan kovulmuştu. Fazla dikkat çekmemek için alıcı gibi davranır, satıcıları ile aklının bir köşesine kazıdığı üç beş yazarı sorar, onlar hakkında kısa kısa kulaktan dolma bilgilerle konuşurdu.

Yarım saattir aradığı kitabı bulamayan Alptekin; “Ya Hatice vardı küçük kız, Arif Ağa’nın torunu, Ali Haydar'ın kızı yaa Allah'ını seversen Nuriye Nene vardı, o kitabı diyorum size o kitabı” diye stant görevlisine adeta yalvarıyor, kitabı bulmasını istiyordu.

Stant görevlisi orta yaşlardaki bu kitap sever adama acımış, onun yanına sokulmuştu. İkisi beraber başladılar aramaya...

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Huzuru Bulmuşken / Özlem Tarı

Huzuru Bulmuşken / Özlem Tarı

28-04-2024 - ÖYKÜ

Hayaller / Nevin Bahtışen

Hayaller / Nevin Bahtışen

28-04-2024 - ÖYKÜ