Advert

Bir Ankara Hikayesi / Ahmet Göçer

Ahmet Göçer -BİR ANKARA HİKAYESİ

MANZUME - 02-03-2024 17:54 280 kez okundu.

Bir Ankara Hikayesi / Ahmet Göçer
Advert

BİR ANKARA HİKAYESİ

Ne bilirdik Ankara’yı
Ne tanırdı bu şehirde sokaklar bizi
Savrulmuştuk arafta bir rüzgarla
Gençtik genç olmasına
Yaşlandık sancılarla
Başkaydı gün
Sancı başka
Bambaşkaydı
Tanımadık bir şehre sığışmak
Üşümek yalnızlıkta

Ankara’yı sevdi sanıyorlar ya
Aslına mecbur kaldık bu sokaklara
Mavi adidas bir çanta
Islak peronlarla Ankara
Koskoca bir hikayeydi

Bir eşofman altı
İki tişört
İç çamaşırı
Traş köpüğü
Cebimde dul ve yetim aylığı
Cebeci 
Ellerimde tütün sarısı
Bir de Maltepe sigarası
Adımlamıştım Ankara’yı

İlk kez geçip Siyasal’ı
Basın Yayını
İçimde bin korku çıkmıştım o yokuşu
Hangi dersti bilmem şimdi
Oturmuştum en arka sıraya
Düşünüp nerde yatacağımı
Karayağız Anadolu çocukları
Mahcup suratları
Bende bir İstanbul haylazlığı

Hiçbir isim kalmadı o gün
Hiçbir yüz kazınmadı aklıma
Akşam yalnızlıktan önce çökünce şehre
Isıtmadı Hukuğun bankları 
Yetmedi sigara
Onca saklamıştım oysa
Sövdüm sabah ayazı nemlenen kibrit kutusuna

Sonra Cengiz açtı evini
Büktü belimi Cebeci Doruğu
Çıkmayan ne bilir
Ne bilir açken üşümeyen
Ankara’ya kış gece gelir
Gündüz ki mevsimler yalan

Kara bir sis çökerdi sokaklara
Açlıkta biraz daha acırken sigara
İşte o zaman öğrendim
Yıkanmış çamaşırın balkona asılamadığını
Havada is 
Havada kir çökerdi sokaklara
Bu yüzden griymiş Ankara
Öğrendim 
Nefessiz kalmayı
Yastığıma gömüp başımı
Hıçkırmadan ağlamayı

Neçe sonra hatırladı devlet yetim ve öksüzlüğümü
Kredi yurtlar Cumhuriyet Yurdu
Sekiz ranza
Sekiz yalnızlık
Seksenli yıllar
Demir bardakta çay
Otuz santim en, iki metre demir dolap
Sığındım içine
Katlayıp hüzünleri
Kitaplar
Çamaşırlar
Çocukluktan kalmış yalnızlıklar

Her biri yurdun dört yanından
Her biri bir masal
Birol, Mehmet, Yücel, Necati, Metin, Kemal
Ve daha niceleri ranzalarda kaybolan

Erken çökerdi akşam Ankara’ya
İse boğulurken Cebeci
Düşlerden anlatırdık 
O salınan kızdan
Kimi memlekette sevgilisinden
Şiire dururduk kimi zaman
Nazımdan seçip
Yazardık aynı konudan
Okurdu başkası
Susardık şiirsi olmasa da 
Külünü dökmeden sigaranın
Yanarken ciğer
Tutuşurdu  yürek
İşte o zaman öğrendik
Hiç harfi yormadan konuşmayı susarak

Öfkeliydik yalan yok
Açlığın ortası
Kaybedecek hiçbir şeysizliğin özgürlüğü
Devrimdik 
Devrimci olmasak da 
Korkmamıştık korsandan
Yazılamadan
Türküydük
Türkülerde olsun istemiştik adımız
Ölümden korkmamıştık
Yaşamaktan ne kadar kötü olabilirdi ki
Aç yaşanmış gün
Akşamki ranza
Görmeden yaşadığımız şehir
Çok mu farklı mahpustan
O yüzden koşmuştuk her eyleme
O yüzden açtık göğsümüzü ölümlere
Sırtımızda polis copu
Yıldırmadı bu yüzden belki de

Sevdalıydık bir göze
Devrimcide aşk olmaz
Söylemezdik kendimize
Donardı ayaklarımız spor ayakkabıda
Yanarken yürek
Buluşup Karamürsel’de
İçerdik Sakarya’da
Bilmiyorduk Esat’ı
Hiç almasa da  biz Tunalı

Bölüşürdük parayı
Derdi
Köpek öldüren şarabı
Ekmeği 
Dokunmazdı kimse sigarada son dala
Belki sabaha lazım
Son bir intihara

Metin, Hüseyin ve Kemal
Tevekkül ettik
Damsız toprak evde
Sığındık akşamlara
Üç kişiyle üç beş sekiz
Dört olursak king
Derste çalışırdık yalan yok
Mezun etti bizi
Kemal’in özetleri 
Okurduk
Cebimde fotokopi
Yürürken Dikmen’e
Bıyığımda buz
Yüreğimde aşk
Bölüşürdük şarabı
Dumanı çökerdi sigaranın
Üşürdük
Üşürdü düşler
Susardık
Susardı günler
Beyaz peynir
Yazsa menemen
Köpek öldüren
Samsun Maltepe
Seyrek bıyıklarımızda tütün acısı
Duvarlarda Hasan Hüseyin
Nazım
Enver Gökçe
Bir de Ferhat Tunç 
Yaşamak direnmektir
Simsiyah puntolarla
Köşede duvar gazetemiz Dayı
Herkesin bir dayısı olmalı sloganı
Nasılsa bizim yaşamak
Gece polis baskını
Nasılsa bizim isyan
Nasılsa ıslanmışız yağmurda 
Ar etmezdik
Eve akan sudan
Yalnızlık sırılsıklam
Taa yazılmış alnımıza doğumdan

Sevmiştik her birimiz
Hemde yalansız
Hem imkansız
İçmiştik
Bitmesin diye 
Kola katıp galon şaraba Erdal’la
Kurtuluşta mum ışığında
Sövmüştük gece
Eller heykelinin nedensiz 
Göğe çaresiz yükselişine
İlk gözaltı
Açlıkta aşk sancısı
Belki bu yüzden hiç koymadı

Cenin olup yatardık 
Yar diye yastığa sarılırdık her gece
Sabah aç uyanmak veresiye 
Ama gülerdik halimize ekmeği bölerce
Sigarayla ısınmak acıtmadı canı
Bir nefes mülteci Ankara
Bir nefes umutsuz
Bir nefes yarınsız
Adımlardık kaldırımları
Caddeler ezerken 
Yıkıp üstümüze camekanları

Aşkı tanıyorduk biz
Kavga bizimle tanışıktı
Cebimizde taşırken intiharları
Sevmiştik Sakarya’dan dönen sarhoş adımları

Özlüyorduk yalan değil
Toprağı
Saz sesini
Sevgiliyi
Ahmet Kaya’yı
Özlüyorduk bilmediğimiz kıyıları
Şiir oluyordukta akşam
Yüzü koyun yatılmış akşam
Döküpte gözyaşını yastığa hıçkırmadan

Bilmezdik 
Herkese mi uzundu gece
Yoksa aç yatana mı
Öğrenirken tecrübeyle
Sancırdık yalnızlıktan
Acıyordu dedim ya
Sırtımız polis copundan

Düşman değildik oysa kimseye
Hakça bölünsün demiştik kazanılan
Hakça emek versin herkes
Hakça bölüşülsün para
Hak eşit olsun çocuklara
İşçiye
Irgata
Ameleye
Emekliye
İnsana

Seviyorduk türkü söylemeyi
Saz sesinde heylenmeyi
Rakıyı bilmiyorduk o zaman
Para varsa bira
Yoksa
Ucuz şarap
Aşçı yemeği o izbe lokantada
Odaya sis çökünceye kadar sigara
Söylemedik hiç ama
Ulan ölüyorduk aşkla
İnsana
Bir güzel göze
Bir umutlu söze
Saçına değmiş yele
Sığınmıştık Ankara’ya
O bizi sevmese de
Sığmamıştık kendimize
Bir jeton sesiydi özlem dolu sesimiz
Devrilirdik ansız
Kırığımız kalırdı
Sessizlikte
Sabahla uyanırdık türkülerle
“Saçlarına yıldız düşmüş koparma anne”

Çoğalırdık gülüşler takıp yüzümüze
İçimizde kangren yara
Dışımız alışık yoksulluğa
Yaşardık 
Yaşamak denirse Ankara’da

Bizde gençtik bir zaman
Yaşlandık sancılarla
Başkaydı gün
Sancı başka
Tanımadık bir şehre sığışmak
Üşümek yalnızlıkta

Mavi adidas bir çanta
Islak peronlarla Ankara
Yoksul yıllar
Dostlar
Bir de kavga
Duruyorsak hala inatla
Vazgeçmediğimizden aşka

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Sorgu Odaları / Tuncay Aytaç

Sorgu Odaları / Tuncay Aytaç

29-04-2024 - MANZUME

Yalnız Adam / Şenel Çelebi

Yalnız Adam / Şenel Çelebi

28-04-2024 - MANZUME