Advert

Atatürk'ün Çocukları / Serhan Poyraz

Yazan: Serhan Poyraz -ATATÜRK’ÜN ÇOCUKLARI

SÖYLEŞİ - 23-04-2024 18:59 1880 kez okundu.

Atatürk'ün Çocukları / Serhan Poyraz
Advert

ATATÜRK’ÜN ÇOCUKLARI

Atatürk, cumhuriyetin ilk yıllarında bir gün çocuk balosuna gider. Herkes şaşkındır çünkü habersiz gelmiştir baloya. Küçük bir erkek çocuk salonun orta yerinde kalakalmıştır ve hayranlıkla Atatürk’e bakmaktadır. Bu çocuk, bir süre sonra; “Atatürk’üm, seni öpmek istiyorum" der. Herkes nefesini tutmuş, sessizce ve kımıldamadan beklemektedir. Bu derin sessizliği Atatürk´ün sesi bozar; "Öyleyse, gel öp!"

Çocuk koşarak Atatürk´ün boynuna sarılır. O sırada diğer çocuklar da; "Biz de.. Biz de.." diye bağırırlar. Böylece tüm çocuklar, Ata´yı doya doya öperler. Bu görüntü orada bulunan pek çok kişiyi ağlatır. Atatürk de ağlar ve sevinç gözyaşları içerisinde çevresindekilere; "İşte benim kuşaklarım" der.

Cepheden cepheye koşturmaktan, vatanı için hayatını feda etmekten çekinmediğinden, belki çocuğu olmamıştı ama olsun, ayrım gözetmeksizin tüm Türk çocukları onun manevi evladıydı.

Ama ne yazık ki onun çocukları, Birinci Dünya Savaşı’nın ve Kurtuluş Savaşı’nın mağdurları olmuşlardı. Nitekim, Himaye-i Etfal Cemiyeti, bugünkü adıyla “Çocuk Esirgeme Kurumu”, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, 10 Mart 1917 tarihinde İstanbul’da kurulmuş ve kısa süre içinde ülke sathında hizmet vermişti. Ancak, savaş sonrasında ülkenin içinde bulunduğu durum nedeniyle faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştı.

Kurtuluş Savaşı yıllarında Batı Cephesi’nde Yunanlılar ve Doğu Cephesi’nde Ermeniler ile devam eden savaş, her gün çok sayıda çocuğun yetim kalmasına neden oluyordu. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti, bugünkü adıyla “Kızılay”, ancak cephede savaşanlar ile ilgilenebiliyor, cephe gerisindeki yetim çocuklara bakılamıyordu. Ancak, bu çocukların barınma ve beslenme ihtiyaçları vardı. Bu işi de, geçmişte olduğu gibi, ancak Çocuk Esirgeme Kurumu yapabilirdi.

Ve, dönemin yokluklar içindeki 1921 yılı Ankara’sında bir masa, birkaç sandalye ve toplanan çok cüzi üç dört yardımla faaliyetlerine yeniden başladı Çocuk Esirgeme Kurumu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koruması altındaki bu kurum, savaş yıllarında şehit çocuklarına sahip çıkmaya başladı.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, cepheden gönderdiği bir telgrafla; “Savaş meydanlarında yanmış, yakılmış köylerin evlerinin duvar diplerinde binlerce çocuğun beklediğini” bildirip ve bunların korunmaya alınmalarını istemişti. Çocuk Esirgeme Kurumu, bu çocukları Ankara’ya getirtti ve hepsini himayesi altına aldı.

Çocuk Esirgeme Kurumu’nun bu çalışmaları cephede savaşan askerlerimize büyük moral oluyordu. Subaylar, cepheden gönderdikleri mektuplarda, “yavrularımızı düşünen bir cemiyet vardır, ölsek de çocuklarımıza bakılacaktır” diyerek, kurumun verdiği hizmetlerden memnuniyetlerini takdirle dile getiriyorlardı. Yanılmıyordu Kurtuluş Savaşı’nın subayları; 1926 yılında Atatürk’ün talimatıyla tüm yetimlerin haklarını korumak amacıyla Emlak ve Eytam (Yetimler) Bankası kurulacaktı.

Gazi Mustafa Kemal; “Memleket çocuklarını korumayı üzerine alan Himâye-i Etfâl’e, vatandaş yardım etmelidir.” diyerek çağrıda bulunuyordu.

Çünkü biliyordu, bugünün küçükleri, yarının büyükleriydi.

Hangi yaşta olurlarsa olsunlar, Atatürk tüm sevdiklerine yaşamı boyunca “çocuk” derdi. Çünkü çocuk, onun için sevgi demekti.

Savaşın bütün zorluklarını, acılarını yıllarca yaşamış, savaşın özellikle çocuklar ve kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerini görmüş bir komutan, bir lider olarak, ülkede ve dünyada barışı çocukların kuracağına olan inancı ve isteği; “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözünün altını doldurmaktadır.

“Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, Onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk biliyordu; çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdi. Ve bugünün çocuğunu, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık göreviydi.

Sadece yetiştirmek de değil, kaliteli yetiştirmekti önemli olan. Çünkü biliyordu, çocukları sağlıklı ve bilgili yetiştirilmeyen uluslar, temeli çürük binalar gibi çabuk yıkılırlardı.

Nitekim; “Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” diye seslendi kendisi de, çocuklarına…

Evet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, belli ki çocuklarını çok seviyordu…

Öyleyse, övünün büyükler, sevinin çocuklar; bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı…

Kutlu olsun!

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Karma / Muzaffer Akın

Karma / Muzaffer Akın

02-05-2024 - SÖYLEŞİ

Bir Sen Ölmedin / Sebahat Sarıca

Bir Sen Ölmedin / Sebahat Sarıca

30-04-2024 - SÖYLEŞİ