BABAMA MEKTUP
Sevgili babacığım!
Artık benden çok uzaklardasın biliyorum.
Sesini duymadan, yüzünü görmeden yaşamak, nefes almak zor olsa da sana olan sevgim hiç kesilmedi. Beni ayakta tutan bu sevgi sayesinde biraz olsun acılarım hafifliyor.
Seninle bu konuları hiç konuşamadık sağlığında. Bir gün bizi bırakıp gideceğini, veda edeceğini aklıma dahi getirmemiştim.
Babalar ölümsüz birer kahramandı benim gözümde. Sen de öyle idin her zaman.
Şakası bile çok kötü gelirdi.
Hattâ bir seferinde çocuğuma, "deden ölmüş" diye şakasına söylenen söz bile beni derinden yaralamaya yetmişti.
Bazen korkularımız bizim için büyük bir sınav olurmuş, seni kaybetmekten çok korkuyordum ben.
Benim sınavım sana olan aşırı sevgim olacak ki, sensizliğe mahkûm edildim.
"Yok kızım yok"diyerek başımı okşamanı, derdimi, kederimi almanı öyle çok özledim ki...
Çoğu zaman kelimeler boğazıma düğümleniyor.
Kaçmak istediğim bütün duygular bir bir gözlerime dizilip, süzülüyor damla damla...
Ayrılığı en iyi yazan kalem, kirpiklermiş baba.
İnsan sevdiklerinden ayrılınca bunu daha iyi anlıyor.
"Duygularım şiir, gözyaşım mürekkep diyerek bir yola çıktı kızın.
Karanlık dünyasında küçük bir pencere açtı.
Yazmak iyi geliyor, bu sayede biraz olsun rahatlıyor."
Konuşsam anlayanım yok ki... Yazınca mutlaka bir okuyan, anlayan çıkar diyorum.
Kim bilir belki bu yazdıklarımı sen de okursun âyan olur sana.
Kızım beni özlemiş, bana mektup yazmış dersin, dersin değil mi?
Derlermiş ki; “insan sevdiği birini kaybettiğinde yüreğinde 40 mum yanarmış.
Her geçen gün bir mum sönermiş.
40. gün ise tek bir mum kalırmış ve o mumun ateşi sonsuza dek yanarmış...”
Babaların ışığı hiç sönmez. Bir gün çok uzaklara gitseler bile ardında hep özlemini, sevgisini taşıyan bir yürek bırakırlar. Benim yüreğim senin ışığınla yolunu buluyor.
Unut(a)mıyorum seni...
Sen de unutma bizi olur mu babam!
Kızın Necla