Advert

Sokak Felsefesi -3 / Sedat İlhan

Yazan: Sedat İlhan -SOKAK FELSEFESİ /3

DENEME - 13-05-2023 20:24 579 kez okundu.

Sokak Felsefesi -3 / Sedat İlhan
Advert

SOKAK FELSEFESİ / 3

Neden sokakta olmak gerekir? Çok şey söylenebilir bu konuda. Belki insanlar adedince. Çünkü her insanın kendisini bulmasıdır asıl amaç, gayret. Bu nedenle, sokakta değilsek neler yaşanır, irdelemek daha kolay gibi göründü bana.

Öncelikle sokakta olmamak mümkün değildir. Sadece farkında olmayabiliriz. Bizi ilgilendirmediğini düşünüyoruzdur masumane ama gafilane. Problem görmeyebiliriz, herşey olması gerektiği gibidir, ne bir gram eksik ne de fazla… Bu söylem doğrudur ama bize bakan yönüyle yapılacaklar yok demek, olamaz. İnandığımız gibi yaşama gayreti esastır. Ve diğerlerinin hatalarına odaklanmama, onları değiştirmeye çalışmama, kendi hatalarını görmelerine müsaade etme, zaman tanıma…

Sokakta lağım aksa, penceremizi kapatır etkilenmeyiz, diyenler var ne yazık ki! Bunun yanlış bir anlayış olduğunu iddia etmeyeceğim. Daha da ağırı var çünkü. Evimizin giderini kontrol etmeli, diyeyim sadece. Bir tecavüz olayında, mağduru suçlu bulan, faili masumlaştıran söylemler toplumun suç işleme meyli ve kapasitesine delil olabilir mesela.

Sokakta değilsek bir etki alanında eğleniyoruz olabilir. Ya kendimize ait bir etki alanı, konfor dairemiz, avanelerimizin iltifatlarıyla coştuğumuz… Ya da başkasına ait bir etki alanı, mutlu mesut, fikirsiz, yarınsız...

Sokağa açık olmayan her oluşum, katılımcıları kaç kişi olursa olsun, nereye dayanırsa dayansın, potansiyel suç örgütüdür. Ya bizatihi kendileri kötülük yaparlar ya da kötülüklere yol olurlar, bilerek veya bilmeyerek…

Psikoterapist bir dostumla görüştüm. Aynı hadiseleri yaşamış ve travma yaşamış ancak farklı değerlendirmiş danışanlarından örnekler verdi, isimsiz. Bazıları başına gelenleri kritik ederek bir yol bulma gayretinde, bir şeyleri farklı yapmaya hazır. Ama bir kısmı, tıkanmışlık sendromu yaşamakta, „ben doğru şeyler yapmıştım, neden bu olumsuzluklar beni buldu?“ Çözümsüz.

Böyle bir zihniyetin başarılı olması, gayret ettiklerini gerçeklemesi mümkün değil. Böyle bir zihniyetin, bir şekilde topluma hakim olduğunda doğru şeyler yapması mümkün olamaz. Sokağa rağmen, sokağın bir parçası olduğumuzun farkındalığı olmadan hayallerimize, hedeflerimize ulaşılamaz. Beklenen o bahar hiç gelmez, ne yazık ki, keşke gelse…

Sokakta olmak, sokağı kabul etmek değildir. Hem kendimizi hem de insanlığımızı anlamamız ancak sokakta mümkün. Anladığımızda, anladım mesajı verdiğimizde, kendi fikrimizi söylememize müsaade edilir, görebiliriz.

Geçenlerde bir dostumla sohbet ederken kendi fikrimi söylemiştim. Farklı düşünceme gösterdiği tavıra karşılık saygıyı hatırlatmıştım ona. Ama yanlış, dedi, trajikomik! Aynı fikirlere sahip olsak zaten saygı gerekmez ki. Doğru mu yoksa farklı mı, kim bilebilir ki…

Son zamanlarda reklamlardaki yalanlar dikkatimi çekti. Bir kaç kişi ile paylaştım, ne yapabiliriz? Tepkisiz, toplum yalana karşı tepkisiz. Oysa sosyolojinin en temel kriterlerinden birisidir güvenmek. Ve kendime baktım. Yalan benden uzak değil ki, farklı renkleri ile, az veya çok. Nasıl itirazlarımla sokağa çıkabilirim, bu konudaki dengelerini bilmeden, görmeden…

Herhangi bir iddiamız sokakta hemencecik ret edilebilir. Çünkü sokak delil ister. Herhangi bir griliği kabul etmez. Haddi olmasa da imtihan eder. Saygı diyorsan göster bakalım, diyerek olmadık şeyler yapabilir, dışlar, ötekileştirir, şeytanlaştırır…

Bir anlamda öğretir yani. Ta ki söylemlerimizin adamı oluncaya, söylemlerimiz karakterimiz haline gelinceye kadar.

Aslında herşey olması gerektiği gibidir, ne bir gram eksik ne de fazla… Sokakta gördüklerimizin bir parçası olmadığımızdan emin olmalı. Veya vazifedir görülen. Herkes eksik gördüğünü tamamlamakla sorumludur, kendisine rağmen, sokakta…

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Anzaklar / İlhami Kurt

Anzaklar / İlhami Kurt

25-03-2024 - DENEME

Dünya Seyahati / Sedat İlhan

Dünya Seyahati / Sedat İlhan

24-03-2024 - DENEME