Advert

Leman ve Zaman / Yusuf Yıldız

Yazan: Yusuf Yıldız -LEMAN ve ZAMAN

ÖYKÜ - 08-03-2024 20:35 204 kez okundu.

Leman ve Zaman / Yusuf Yıldız
Advert

LEMAN ve ZAMAN

Çalar saatin sesi kulakları tırmalıyordu. Oldum olası saatin ziline hiç dokunmamış, alarmı bir kez olsun kapatmamıştı. İstisnasız, her gece yatmadan önce saati yedi sıfır beşe kurar, asla saat sekizden önce kalkmaz, kalkamazdı.

Çalar saatten saatler önce kalkan Leman, kahvaltı sofrasını büyük bir özenle hazırlar, çocukların üstünü giydirir, çantalarına beslenmelerini koyar, sokağa iner okul servisine iki küçük çocuğunu bindirir, koşar adımlarla yatak odasına gider kocasını adeta yalvararak uyandırır, terlikleri ayağına kadar giydirir, yüz havlusunu uzatır, gömleğini düğmeler, ayakkabılarını nemli bezle siler, kahvaltı masasına otutturur, yumurtasını kendi elleri ile soyar, çayının şekerini dahi koyar karıştırırdı. Kocasının da kapıya adımını atmasını takiben masayı kaldırır, bulaşıkları, çamaşırları makineye atar, sıcak bir çay bile içemeden üstünü giyer, tekstil atölyesindeki işine yetişmek için bir sokak ötedeki servis durağına giderdi.

Leman, orta Anadolu'da fakir bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiş, annesinin ölümü ile beraber üç küçük kız kardeşine, daha henüz kendisi çocuk sayılabilecek on beş yaşında iken kardeşlerinin bakımlarını üstlenerek onlara annelik yapmıştı.

Babasının, annesinin ölümünü takiben, kısa bir zaman diliminde ani bir kararla evlenmesi ile evdeki dengelerin bozulduğu bir dönemde babasının yaptığı bu evlilik, Leman için bir kurtuluşdan çok evde huzurun artık bir hayal olduğunun kara bir habercisi gibiydi.

Babasının vurdumduymaz bencil, kaba ve her türlü şiddet içeren tutum ve davranışları yıllardır bilinen bir gerçek olsa da, üvey annelerinin daha ilk günden Leman ve kız kardeşlerini azarlaması, hor görmesi ve iğneleyici sözleri, onun da babalarından bir farkı olmadığını gösteriyordu.

Annelerinin ani ölümünün altında yatan esas gerçek; keder, gözyaşı, hüzün ve bitmek tükenmek bilmeden her gün yenilen dayak, maddi ve manevi şiddet, bunlar da yetmiyormuş gibi babalarının içki, kumar ve hovardalıklarıydı.

Henüz kırkına bile varmayan annelerinin bu genç yaşında yaşadığı ağır travmalar, yüreğine dert olmuş bir çok hastalığa yakalanmış onu hayattan koparmıştı.

Anne anneleri hayatta olması Leman ve kardeşlerinin, dünyada yüzlerini güldürecek tek şanslarıydı. Babalarının yanında kalamayacaklarını, üvey annelerinin onları istemediğini bilen anneanneleri, onları yanlarına almıştı.

Anneanneleri, babasından miras kalan  derme çatma gecekonduya bu dört kız torununu sığdıracak yeri olmasa da, yüreği dünyalar kadar geniş bu yaşlı kadın, onları ortada bırakmayacak, kızından emanet kalan bu dört küçük güvercini kanatları altına alacaktı. O, gün görmüş, acıların en büyüğünü tatmış, hayatında tek varlığı olan iki kız çocuğunu da kaybetmiş, evlat acısı çekmiş bir kadındı. Dört kız torunu da onun evladı hatta onun için torunları ölen iki kızından bile daha tatlı geliyor, onların üstünde kuş uçurtmuyor yemiyor yediriyor, giymiyor giydiriyordu.

Anneanneleri de dedelerinden bir gün görmemiş olsa da, bunu pek belli etmeyen yaşlı kadın her türlü zorluğa boyun eğmiş kocasını meyhane köşelerinden toplamış, yoksulluk ve sefalet içinde yaşamış ve hala kendi ayakları üzerinde duran yaşı altmışın üzerindeki bu kadın, dört çocuğun da sorumluluğunu o ağır çilekeş ömrüne alarak omuzlarındaki bu yükü, ölene dek taşımışdı. Leman ve üç kız kardeşini, bu yaşlı kadın evlendirmiş onlara anne baba olmuş, kocasından kalan cüzi miktardaki emekli maaşını torunları ile paylaşmış beyaz gelinlikler içinde yeni yuvalarına uçurmuştu. Dört torunun dördü de evlenmişti. Bu huzur ve gururla hayata gözlerini yuman anneannelerinin ölümü ile yıkılan kızlar,  anneannelerinin  ölümünden sonra evli de olsalar kendileri hiç bu kadar yalnız ve çaresiz hissetmemişlerdi.

Leman ve kardeşleri, aynı ilçede oturuyorlar bir birlerini sık sık görüyor ve hasret gideriyorlardı. Dört kız kardeşin dördü de severek anlaşarak evlenmişlerdi. Leman her gün kardeşleri ile telefonda görüşüyor onların dertlerine ortak oluyor çözüm yolları arıyordu. Üç kız kardeşin üçünün de evlilikleri iyi gitmiyor eşleri ile her gün sorunlar yaşıyor hatta bazen karakolluk oluyorlardı. Bazı geceler eve geç saatlerde gelen telefonları bile açmaya korkan Leman kardeşlerinin bu durumu karşısında kendini çaresiz hissediyor, onlara kimi zaman yardım elini uzatamıyordu. Öyle zamanlar oluyordu ki, kardeşlerinin bir dilim ekmeğe muhtaç olduğu günler Leman, eşinin adeta kulu kölesi oluyor kardeşlerini bir kaç gün kendi evinde ağırlıyor, kimi zaman da maaşını kardeşlerine pay ediyordu.

En küçük kız kardeşi, eşinin baskı ve şiddetine daha fazla dayanamamış bir kaç sefer intihar girişiminde bulunmuştu. Leman kendi evliliğini hayatını adeta yaşamayı unutmuş kardeşlerinin evlilikleri olmasa da onların hayatlarını kurtarmaya çalışıyordu.

Lemanın kocası çalışıyor, eve para getiriyor olsa da, Leman'ı evde bir köle gibi kullanıyordu. Leman’ın kardeşlerinin bu durumları karşısında içten içe sevinen, bunu kendine koz olarak kullanan kocası Leman'a karşı hiç bir ilgi ve sevgi bağı beslemiyor, günden güne Leman'dan uzaklaşıyor kendine dışarıda bir hayat arıyordu.

Leman ve kardeşlerinin evliliği, annelerinin evliliği gibi olmuş, tüm kız kardeşler sevmeyi, sevilmeyi unutmuş, hayata tutunmaya yaşamak için neden aramaya başlamışlardı.

Leman yine böyle bir gün, kendi kendine; "Esas ölüm yaşamak sandığımız bu dünyada olmak mı acaba?”diye içinden mırıldanıyordu.

Belki de, ölüm sonsuza kadar yaşamaktı.

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Birleşme / Habil Yashar - Azerbaycan ve Türkiye Türkçesi

Birleşme / Habil Yashar - Azerbaycan ve Türkiye Türkçesi

02-05-2024 - ÖYKÜ

Tavan Arasındaki Ölüm / Elmas Tunç

Tavan Arasındaki Ölüm / Elmas Tunç

02-05-2024 - ÖYKÜ