Advert

Hafızam / Mine Borazan

Yazan: Mine Borazan -HAFIZAM

ÖYKÜ - 06-03-2024 18:19 256 kez okundu.

Hafızam / Mine Borazan
Advert

HAFIZAM

Yavaş yavaş unutuyorum her şeyi. Neyi nereye koyduğumu bile bulamıyorum artık.

En sevdiğim eşyalarım bile yabancı gibi. Ne kendimi, yuvam bildiğim bu eve ait hissetmiyorum.

Tanıdık gelen sesler bile tanıdık değil artık. Severek boyadığım duvar boyası bile tuhaf geliyor bana. Duvarlarda onca anısı olan objeler, resimler bile yabancı geliyor...

En sevdiğim kıyafetlerime bile, bu kimin diye bakıyorum. En sevdiğim eşyalarımı koyduğum yerde bulamıyorum.

Yaş 60; hayatımın tam ortası. Yılların izleri misliyle duruyor yüzümün, vücudumun her hattında...

Bir kaç yıl önce, evim çocuk sesleriyle doluydu. Torunlar, oğlanlar, kızlar sanki bir konçerto verir gibi her kafadan bir ses...

Nasıl da keyifliydi…

İlk o zamanlar başladı hastalığımın belirtileri.

- Anneciğim, okuduğum bir kitap vardı masanın üzerinde, onu gördün mü?
- Görmedim Sema’cım.

Öğle yemeği yapılırken mutfakta, Sema soyduğu soğan , patates kabuklarını mutfak tezgahının altındaki çöpe atarken bir de ne görsün; okuduğu kitap, çöpte.

Peşpeşe bir kaç tane böyle olay olmuştu. Yine bir gün kızlarla kahve içerken sohbete dalmışlardı.

Bir şeyler sorduklarında ya eksik ya da yanlış cevap veriyordum. Eşim, hırsızlık olaylarına karşı Allah’tan eve kamera taktırmıştı. Sema’nın aklına öylesine bir bakmak geldi. Kardeşleriyle birlikte. İzledikleri karşısında şok olmuşlardı. Anneleri, masadan kitabı alıp çöpe atıyor. Buzdolabına havlular koyuyor. Yemeğe şeker atıyor. Daha bir çok şey.

“Allah’ım inşallah düşündüğüm şey değildir” diye dua etti.

Üç kardeş tahlil sonuçlarını beklerken endişeliydiler…

- Anneniz, Alzheimer. Şu an, başlangıcı ama bir kaç yıl sonra ilerleyecek. Bir çok şeyi unutacak. Son evrede ise hiç bir şeyi hatırlamayacak. Yazdığım ilaçlar hatırlamasına yardım edecek.

- Anne, bizi sakın unutma! Bak unutursan..

Devamını getiremedi Sema, ağzından çıkacak kelimeler bir yumru gibi oturmuştu boğazına.

Nasıl anlatılabilirdi ki, bir insanın sevdiği en çok değer verdiği şeyleri unutması hatırlayamaması.

Kocamı yıllanmış aşkımı ömürlük sevgilimi;
Evlatlarımın güzel yüzünü isimlerini;
Torunlarımın adlarını gittiği okulları. Hangi renkleri sevdiğini neleri yemekten hoşlandıklarını. Hangi müziği sevdiklerini...
Sevdiceğimle bizim şarkımızı;
Birlikte gezdiğimiz yerleri. En sevdiğim şehir İstanbul'u... Ah! Nasıl unutabilirim.
Allah’ım her şeyi hatırlarken al benim canımı...
Sultanım diye sever beni eşim. Her akşam gün batımından önce birlikte içeriz kahvemizi.
Yatmadan önce en sevdiğimiz müziği dinleriz.
Öyle yatmayız tavuklar gibi erkenden yad ederiz maziyi. Keyifli sohbetler eşliğinde.

Kitap okuruz ikimizde. Hafta sonları mutlaka yürüyüş yaparız sahilde. Eve gelmeden önce sahilde bizim sürekli gittiğimiz çay içtiğimiz bir kafe var muhallebi yeriz sevdiceğimle liseli aşıklar gibi.

Allah’ım, şimdi ben böyle güzellikleri nasıl unutayım. Yardım et bana ne olur unutturma hiç bir sevdiğimi.

Biliyordum yapacak bir şey olmadığını benim kaderimede böyle bir hastalığın yazıldığını. Hastalığı veren Rabb’im, derdini de verir.

Aradan geçen onca sürede. Önce evlatlarımın adını simasını unuttum. Birileri geliyor beni öpüyor kokluyor. En sevdiğim sözleri söylüyor. Kahveler çaylar börekler yapıyor .Sonrada gidiyor. Ama giderlerken gözleri hep yaşlı.

Bir adam var her gün gün batımında beni balkona çıkarıyor. Gün batımından önce kahve ikram ediyor. Uyumadan önce birde şarkı açıyor.

Kitap okurken yoruluyorum artık eski enerjim yok. Yavaş yavaş okuyorum ama isimleri ertesi gün hatırlamıyorum.

Aynaya bakıyorum her sabah çok güzel bir kadın var. Zümrüt yeşili gözleri çok güzel sarı saçları topuz yapılmış. Evde bir de kız var o her sabah bu kadını çok güzel giydiriyor. Saçlarını makyajını yapıyor. Banada çok iyi davranıyor. Arada sırada bir de, bana “anne” diyor.
Ama benim çocuğum yok ki...

Adamın biri de bana, her gün sultanım diyor. Bazen gelip öpüyor yanaklarımdan.
Yatarken sarılıyor kokluyor beni.
Nasıl da silinmiş beynimden yaşanmışlıklarım...
Son demim yaklaşırken...
Çok acı Yarabbim, çok acı...

Ruhumda nasılda yaralar bırakmıştı .Son satırlar...

Sağlıkla nefes aldığım her ana şükrederek kahvemden bir yudum aldım. Yol arkadaşımla yıldızları izlerken.

Günün yorgunluğuyla okuduğum kitabı kapatırken...


                  

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Birleşme / Habil Yashar - Azerbaycan ve Türkiye Türkçesi

Birleşme / Habil Yashar - Azerbaycan ve Türkiye Türkçesi

02-05-2024 - ÖYKÜ

Tavan Arasındaki Ölüm / Elmas Tunç

Tavan Arasındaki Ölüm / Elmas Tunç

02-05-2024 - ÖYKÜ