Advert

Depremin Gözyaşları

Yazan: Yusuf Sarıkaya -DEPREMİN GÖZYAŞLARI

GÜNCEL - 20-02-2023 15:03 680 kez okundu.

Depremin Gözyaşları
Advert

DEPREMİN GÖZYAŞLARI

Göz pınarlarımız kurudu. Nutkumuz durdu. Gözyaşlarımız sel oldu aktı. Çığlıklar kulaklarımızın zarını patlattı. Anadolu ağladı, İslam âlemi ağladı, vicdan sahibi herkes ağladı. Çocuk ağladı, ana ağladı, baba ağladı. Yer ağladı, gök ağladı. Taş ağladı. Toprak ağladı. Velhasıl her şey ağladı.

Bazen ağıtlarımızı içimize akıtmak zorunda kaldık. Çünkü gün yardıma koşma günü, gün bir ve beraber olma günüydü. Başta Cumhurbaşkanımız ve ekibi anında kriz yönetimini ellerine aldılar ve vakit kaybetmeden duruma el koydular. AFAD, KIZILAY, STK’lar, adı bilinmeyen ve bilinmesini istemeyen Yiğitler, Belediyeler, Asker, Polis, Bakanlar, Valiler, Milletvekilleri, Dostlarımız, Müttefiklerimiz hatta bazı konularda ayrı düştüğümüz ülkeler koordine olarak derhal İş makinaları ve her türlü teçhizat ile “imdaaat!” Çağrısına koştular. Allah razı olsun.

Yollar patlamış, sokaklar enkazla kapanmış, iletişim ağları, elektrik, doğalgaz kesilmiş. Can pazarında canlar feryad ü figan eder olmuş. Anında tüm halkımız ayağa kalkmış ve derhal yaraları sarmaya koyulmuş. Yani bazılarının dediği gibi “Bu Türkler çıldırmış.” Hakikaten çıldırmış gibi nereden buldun o tırları, nereden buldun o battaniyeleri, yiyecek içecekleri? Hazır mı bekliyordunuz mübarekler. Gözünüz kulağınız Kahramanmaraş’ta, Hatay’da, Adıyaman’da, Malatya’da, Diyarbakır’da, Kilis’te Osmaniye’de, Şanlıurfa’da, Gaziantep’te ve Adana’da mıydı!? Hey be! Anadolu bu! “Vücutta bir organ hastalandı mı, diğer organlar duyarsız kalmaz. Acıyı diğer organlar da hisseder.” Olay bu idi işte anlayan için. Bizi anlayan anlar. Anlamayanlara da sözümüz var ama yok diyelim.

“Depremin Gözyaşları” dedim yazımın başlığına. Asıl söylemek istediğim “Depremin Çocukları” idi. Çocuk gözyaşlarına yer gök ağlar. Düşünebiliyor musunuz bir dakika içinde tüm aile fertlerini kaybetmişler? Kimisi yarım yamalak o günahsız ağızlarıyla sadece adını söyleyebiliyor, kimisi onu bile söyleyemiyor.

Annesini arayan çocuklar; çocuklarını arayan anneler dolu etraf. Eşlerini kaybetmiş anneler, babalar var. Hatıra kalan fotoğraflarda gözyaşlarıyla teselli bulan da var. Enkaz altından çıkan minicik bedene ait elbiseyi koklayarak hıçkırıklara boğulan anne/babalar da var. Allah sabırlar versin.

Burada bizi diriltecek şey imanımız ve inancımızdır. Öyle de oldu. “Ne yapalım takdir böyleymiş” sözü dillerden dökülmeye başladı. Evet, ihmalleri olanları Devletimiz arayıp bulacak. Bağımsız mahkemeler gereken cezayı verecek. Tamam, vefat edenler geri gelmeyecek ama en azından bu dünyada gerekli cezayı görecekler. Esas hesap ahirette görülecek. Kusurlu olanların hesap vermesi en azından gelecek nesillerimizi korumak için önemli.

Kaderi sorgulayanlar, bilmiyorlar ki, tedbirden sonra teslimiyet insanı diriltecek bir nefestir. Yoksa suçu başkasının üstüne yıkma değildir. Bu bir kendini onarma ve yenilemedir. Varsın bize kaderci desinler. Biz bunu imanımızın bir parçası olarak kabul ederiz. Kadere inanmayanların da üzerinden kader buldozer gibi geçiyor ama farkında değiller. Önemli olan tedbirimizi almaktır. Tedbirsizlik kader değildir. Ama bazen takdir de tedbiri bozuyor. Bunu gündelik hayatımızda da görüyoruz. Kaderi anlamayanlar aslında kaderin elinde oraya buraya savruluyorlar ama yine farkında değiller. Zannediyorlar ki, tüm iradeleri kendi ellerinde. Heyhat!

Çatlak sesler boş davul gibi öterler. Sesleri çok çıkar ama boşturlar. Nihayet “Devlet nerede?” diyenlere Kürt kardeşim, “Devlet burada. Sen Diyarbakır’ın çöpü olamazsın, kürdüm ama Kürtçü değilim, defol.” diye haykırarak cevap veriyor. “Tuvalet yok, hiçbir şey yok.” diye yayın yapanları vatandaş azarlıyor.” ”Her şeyimiz var.” Diyor ki, var. Hele şu, “Falan parti mensuplarını kurtarıyorlar, halk öyle söylüyor.” diyen parti başkanları profesörler yok mu? Aman Allah’ım biz hele birisini nasıl tanıyamamışız diyorum kendi kendime. Yahu doğruluğu tespit edilmemiş bir haber üzerine hüküm bina edilir mi? Hiç mi utanmadınız. Üstelik o partiden bir milletvekili hayatını yirmi bir yakını ile kaybetmişken, bir milletvekili de on bir canını kaybetmişken.

Diyanet üzerinden algı operasyonları yapanlara ne demek gerekir bilmiyorum. Diyanet bütün ağırlığı ile oradaydı diğer kurumlar gibi. Tırlarla ihtiyaç maddeleri yollara çıktı. Yardım kampanyaları, Cami ve Kur’an Kurslarının, Akademi Merkezlerinin hizmete açılması, mobil ikram araçları, mobil mutfaklar, arama kurtarma ekipleri, manevi rehberler, kadın erkek defin ekipleri kısaca her alanda hizmet verdi Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı. Üstelik depremin hemen akabinde deprem mahalline ulaşıldı. TDV Genel Müdürü İzani Turan ve ekibi, Sayın Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş’ın talimatlarıyla derhal harekete geçti. İl ve İlçe müftülerimiz ekipleriyle oradaydı diğer STK’lar gibi. Nihayet biz de kurumsal olarak çok can verdik. Hatay Müftümüz Ömer Faruk Bilgili Hocamız ve personelini, her ilden her düzeyde arkadaşlarımızı, emekli il ve ilçe müftülerimizi toprağa verdik. Allah tüm geçenlerimize ve değerli mensuplarımıza rahmet eylesin. Halkımız Diyanet İşleri Başkalığımızın ne yaptığını biliyor. Bilmeyenlere de Allah akıl ve vicdan versin.

Bundan sonra yapılacak işlere bakmak gerekir. Öncelikle hayatta olan canlarımızın ihtiyaçlarına odaklanmalıyız. Yeme içme, barınma, sağlık ve eğitim hizmetlerine koşmalıyız. Devlet tüm gücüyle orada ve yaraları vatandaşı ile birlikte çözüyor.

Bakanlarımızın eliyle orada devletin sıcak baba elini her gün görüyoruz. Göremeyen körlere söyleyecek lafımız çok ama yok. Bundan sonra şefkat ellerimiz o masumların üzerinde olacak inşallah. Yaralarımızı hep birlikte saracağız. Bu depremden mutlaka iyi ders alarak sağlam evler yaparak sıcak yuvalarına dönmelerini sağlayacağız. Bu yardım hızı asla kısa sürede bitmeyecek. Canlarımız tıpkı bizler gibi sıcak yuvalarına dönünceye kadar devam edecek.

Ölenlerimiz inşallah Peygamberimizin müjdesi olarak hükmi şehit olarak gerçek âlemde dirilirler ve en büyük nimet cemalullah ile şereflenirler.       

Elazığ/Malatya 2020 depremini yaşamış biri olarak yaranın derinliğini en iyi fark edenlerdenim. O zaman da Devletim oradaydı. Halkımız anında yardıma koştu. Şimdi de devletim burada ve halkı ile el birliği ederek yaraları sarmaya devam ediyor. Kubur fareleri hizmeti gölgelemeye çabalasa da hakikat değişmeyecek elhamdülillah. 

Vefat edenlere rahmet diliyorum. Rabbim hastalara acil şifalar lütfetsin. Başımız sağ olsun.

Selam ve dua ile…

                                                

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Zor ve Acılarla Dolu Bir Yıl Sonrası Daha Güzel Bir Yıl Umudu Dileklerimizle...

Zor ve Acılarla Dolu Bir Yıl Sonrası Daha Güzel Bir Yıl Umudu Dileklerimizle...

31-12-2023 - GÜNCEL

Truva Edebiyat Dergisi Dostları / Ümit Kayaçelebi

Truva Edebiyat Dergisi Dostları / Ümit Kayaçelebi

27-11-2023 - GÜNCEL