Advert

Bir İstanbul Hikayesi... Ezan Çan Hazan / Ebru Bozcuk

Yazan: Ebru Bozcuk -BİR İSTANBUL HİKAYESİ KUZGUNCUK... / EZAN, ÇAN, HAZAN

GEZİ YAZISI - 27-11-2023 21:13 355 kez okundu.

Bir İstanbul Hikayesi... Ezan Çan Hazan / Ebru Bozcuk
Advert

BİR İSTANBUL HİKAYESİ KUZGUNCUK... 
Ezan, Çan, Hazan

"Beykoz 'da oturmalı Beykoz' da çalışan adam.
Fakat Kuzguncuk şirin yerdir ve gayet nefis yapar gül reçelini pansiyoncu Madam ve kızı Raşel

Nazım HİKMET böyle bahseder Kuzguncuk 'tan...

Bu semt, üç dinin ve zarafetin simgesi gibi karşılar sizi. Sokaklarına daldıkça bir zaman tünelinin içinde gibi hissedersiniz kendinizi. İstanbul' dasınızdır fakat bir taraftan da değilmişsiniz gibi bir hal bu...

İstanbul 'un eski semtleri deyince ilk akla gelen yerlerden birisidir Kuzguncuk...

Cumbalı ahşap evleriyle, zarif konaklarıyla, Arnavut kaldırımı sokaklarıyla ve asırlık çınarlarıyla size eski zamanlardan bir şeyler fısıldıyor gibi adeta...

Görmüş geçirmiş bir İstanbul hanımefendisi edasıyla karşılıyor beni. Hafiften yağan yağmur, hüznü de beraberinde getiriyor sanki.

Bir zamanlar diye söze başlayan o zarif insanlar, çiçekli pencere önleri, güler yüzlü insanlar aklıma geliyor.

Kuzguncuk, İstanbul 'un Anadolu yakasındaki ilk Musevi yerleşim bölgesi...
17.yy kaynaklarında Musevi köyü olarak anıldığı görülmekte.

Avrupa Musevileri tarafından, vaat edilmiş topraklara gidemeyenlerin, hiç değilse Kuzguncuk' a yerleşip orada ölmeyi ve gömülmeyi vasiyet ettikleri söyleniyor.

Kudüs kutsal şehir ise , buraya da "Küçük Kudüs" demişler ve oraya bağlı bir toprak gibi kabul ederek, aradıkları aidiyet hissini belkide bu topraklarda bulmak istemişler.

Ermeniler ve Rumlar 18.yy dan sonra yerleşiyorlar.
Asırlar boyunca Yahudi, Rum, Müslüman ve Ermeni nüfusun bir arada, tüm din mensuplarına saygılı bir şekilde yaşadığı Kuzguncuk 'ta farklı dinlere ait ibadethaneleri yanyana görmek mümkün. 
İki konağın arasında bir sinagog, hemen karşı kaldırımda bir kilise ve biraz ileride bir cami sıcacık karşılıyor sizi bu semtte...

"Huzurun başkenti" diyenleri öyle haklı çıkarıyor ki, o zamanlara ışınlanma isteği uyandırıyor insanda...

Bu görüntü bana birden kendi memleketim HATAY'ı hatırlatıyor...
Orada da ezan, çan ve hazan sesi birbirine karışmış ve yıllarca uyum içinde yaşanmıştır. Bu kadim kültürün, Hatay'ın ruhuna çok başka bir ayrıcalık kattığı aşikardır...

Kuzguncuk 'ta halen iki sinagog ve üç kilise aktif olarak faaliyet gösteriyor fakat azınlık nüfus yok denecek kadar az artık.

1955'deki 6-7 Eylül olaylarından sonra, pek çok yurttaş ülke dışına çıkmak zorunda kalmış. 
1974'deki Kıbrıs olaylarından sonra da eski sahiplerinden kimse kalmamış semtte... 
Aslında küçük bir balıkçı köyü olan Kuzguncuk sokaklarında, Rumca, Ermenice, Türkçe ve Ladino dilleri bir arada duyulmaktaymış. 
Düşünsenize; müziği, yemekleri, kültür ve inanışlarıyla tam bir festival yeri adeta... 
Mesela İspanya 'dan gelen Yahudilerin mutfağı olan Sefarat mutfağı apayrı bir zenginlik içeriyor ki  en iyi lakerdayı  onların yaptığı söyleniyor. Bu arada lakerdaya "La guerida" deniliyor ve sevgili anlamına geliyor.

Velhasıl Kuzguncuk' ta bir Türk'ün evinde pişen mantıya, bir Rum evinden gelen musakka ya da bir Ermeni mutfağından gelen midye dolma veya bir Sefarat mutfağından gelen şahane bir lakerda eşlik ediyor.

Her dinin bayramı ayrı kutlanıyor, taziyeye, düğünlere hep birlikte iştirak ediliyor. 
Yahudilerin hamursuz bayramı, Müslümanların kurban bayramı, Hristiyanların paskalyası hep birlikte coşku içinde kutlanıyor. 
Camiden çıkan güler yüzlü insanlar, pazar ayininden çıkan şapkalı şık hanımlar beyler, sinagogdan çıkan zarif insanlar aynı kahvede oturup kahvelerini yudumluyor ve günlük hayattan bahsediyorlar...

Tüm bunları düşününce Kuzguncuk için düşlere açılan bir semt diyebiliriz sanırım... 
Düşünsenize ;Nazım HİKMET, Can YÜCEL, Oktay RIFAT ve Haydar ERGÜLEN gibi ustaların yaşadığı bir yer...

Şimdilerde tüm popülerliğine rağmen, her şeye inat, kurtarılmış bir bölge gibi ruhunu korumaya devam eden semt, insanda hep bir "gecikmişlik" hissi uyandırıyor...

Kuzguncuk; zarif ahşap evleriyle, Arnavut kaldırımlarıyla, tarihi fırınından çıkan ekmek kokularıyla, yıllanmış çınarlarıyla ve Çınaraltı kahvesindeki deniz kokusuyla başka bir zamana götürüyor sizi...

O günlerden bu günlere elbette çok şey değişti fakat galiba kalan tek şey burada yaşayanların güzel anılarıydı...

Onlar bu toprakla hemhal olmuş, bu havayı solumuş, bu denizden ekmeğini kazanmış, bu ülkenin talihini yaşamış insanlardı...

İbadetleriyle , acıları sevinçleriyle, bayramları, şarkıları, yemekleri ve çok katmanlı kültürel mozayiği ile bizim insanlarımızdı. 
Sanırım bir semtin ruhunu yaratan, oraya gelenlerin aidiyet duygusuyla, o sokaklara, o kokuya, o dokuya sahip çıkması olsa gerek...

Bir şehir ancak ortak buluşma anını hissetme haliyle kendi benliğini kazanıyor. Bir arada olmanın ruhu bu olmalı...

Galiba burada sorulması gereken en önemli soru, "Biz İstanbul 'lu olmayı becerebiliyor muyuz ya da biz İstanbul' u anlayabiliyor muyuz?"...

Kafamda bu soruları düşünerek Çınaraltı kahvesine oturup bir çay söylüyorum. Bir zamanlar usta şair Can YÜCEL 'in sıklıkla geldiği kahvenin bir duvarı onun fotoğraflarıyla bezenmiş. 
Yağmur inceden inceye yağmaya devam ediyor. Vapurlar telaşla karşılıklı seferlerini yaparken, insanlar hiç durmadan bir yerlere koşturuyor.

Susuyorum... Vapurların peşi sıra uçuşan martıları seyrediyorum. İçimden "Ahhh İstanbul sen ne efsunlu bir şehirsin" diye geçiriyorum . 
"Bir zamanlar" diye söze başlayan o insanları düşünüyor ve bir yerlere tutunma ihtiyacı hissediyorum. Aklıma birden Can YÜCEL 'in o şiiri geliyor...

"Ben Kuzguncuk' ta yeşil bir dal buldum, ona tutundum.
Kuzguncuk 'ta oturuyorum, martılarla aynı katta"

Umarım o yeşil dal yerinde kalır ve bizden sonrakiler de o dala tutunmaya devam ederler diye düşünüyorum ...

Ve Can babanın ruhu için bir demli çay daha içip ayrılıyorum Kuzguncuk' tan....

Editör: Serhan Poyraz 

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Bir Semt Hikayesi - Feriköy - Bomonti / Ebru Bozcuk

Bir Semt Hikayesi - Feriköy - Bomonti / Ebru Bozcuk

16-04-2024 - GEZİ YAZISI

Orta ve Kuzey Avrupa Turu - İsveç Stokholm / Nevin Ceylan Biga

Orta ve Kuzey Avrupa Turu - İsveç Stokholm / Nevin Ceylan Biga

26-02-2024 - GEZİ YAZISI