Advert
https://www.truvaedebiyatdergisi.com/files/uploads/user/98bd65207ee83bfd17ebb0db971eddf9-b5fc660d4c595e9422fd.jpg
Hilmi Yavuz
Advert

Sivil Toplum Üzerine

29-01-2023 19:49 931 kez okundu.

Önce ‘sivil toplum’dan  neyin anlaşılması gerektiğini ortaya koyalım: Sivil toplum’a ilişkin olarak yapılan tanımların tümünde, ‘sivil toplum’, ‘Devletten özerk’ bir alan olarak tanımlanıyor. Björn Beckman’ın, ’Demokratikleşmeyi Açıklamak: Sivil Toplum Üzerine Notlar’ adlı makalesinde verdiği tanımlara bakalım: ‘Sivil toplum, devletle aile arasında, devletten ayrı ve devletle ilişkide özerkliğe sahip birlik alanıdır [Gordon White]; ‘sivil toplum, gönüllü, kendi kendini yaratan, devletten özerk, örgütlü toplumsal yaşam alanıdır’ [L.Diamond]. Charles Taylor’a göre ise, sivil toplum, ‘minimal anlamda devletin vesayeti altında olmayan, özgür birliklerin bulunduğu yerde; güçlü anlamda ise, sadece bir bütün olarak toplumun devlet vesayetinde olmayan bu tür kendini yapılandırabildiği ve eylemlerini koordine edebildikleri yerde’ var olur. Beckman’ın deyişiyle, Devletten özerk olmak, sivil toplumun tanımına dahilse [-ki, görüldüğü gibi, dahildir! H.Y] ,bundan ‘sivilliğin derecesinin özerkliğin derecesine bağlı olduğu sonucu[nun] çıka[cağını]’ bildiriyor.

Açıkça görülmüyor mu?: Bir kuruluşun ‘sivil toplum’ örgütü olabilmesi için, Devlet’ten, Devlet’in resmî ideolojisinden özerk ,dolayısıyla da ‘devletin vesayeti altında olmayan’ bir yapıda var olması zorunluluğu vardır. ‘özerklik’, tanımı gereği, ‘sivil toplum’ kavramının ‘olmazsa olmaz’ıdır…Kısaca ,‘Sivil toplum’ kavramının, teorik olduğu kadar, tarihsel olarak da, ‘özerklik’le  birebir bir mütekabiliyet ilişkisi içinde olduğu biliniyor.

Prof. Dr.Şerif Mardin, ‘Din ve İdeoloji’de Reinhard Bendix’in ‘Batı’daki toplumsal değişmelerin ve toplum konusunda Batı düşüncesinin Weber’in  Rechtsgemeinschaften diye adlandırdığı, özerk yetkileri olan tüzel kuruluşlarca biçimlendirildiğini gösterdiğini’ bildirir ve bunların ‘Batı’da medenî [sivil H.Y.] toplumun toplumsal tabanını meydana getir[diğini]  söyler. Görüldüğü gibi, burada da Devlet’ten özerk olarak inşa edilen yapılar sözkonusudur. Mardin, Osmanlı’da  bu anlamda  ‘medenî toplum’dan söz edilemeyeceğini önesürer, ama mesela H.A.R. Gibb gibi bazı  şarkiyatçıların esnaf loncaları, köy kurulları ve göçebe aşiret teşkilatları  gibi bazı ‘ikincil yapılar’ın   ‘sivil toplum’un ‘en yakın Osmanlı karşılığı’ olduğu konusundaki görüşlerini aktarır ve ilave eder: ‘Gibb, bunları bir dereceye kadar özerklik sahibi olarak görmektedir.’

Açıkca görüldüğü gibi, Batı’da ticaret oligarşilerinin şehir yönetimlerine el koyarak oluşturdukları Devlet’ten özerk ikincil yapılara Osmanlı toplumunda rastlanmasa da, bir dereceye kadar ‘özerk’ oluşun ‘sivil toplum’u belirlediği öne sürülebiliyor. Dolayısıyla, politik hakimiyetin örgütlenişinin tepeden aşağıya doğru yapılandığı bürokratik bir imparatorlukta dinsel-politik ilişkilerin üretim ilişkileri gibi işlev gördüğü varsayımından yolaçıkarak ‘sivil toplum’u, dinsel ve politik bağlamda Devlet’ten  ‘özerk’ olup olmadığına bakarak belirlemek mümkündür.

Neler Söylendi?