Advert
https://www.truvaedebiyatdergisi.com/files/uploads/user/98bd65207ee83bfd17ebb0db971eddf9-b5fc660d4c595e9422fd.jpg
Hilmi Yavuz
Advert

‘İstanbul Beyefendisi’

27-04-2023 18:25 1323 kez okundu.

‘İstanbul beyefendisi’ yada ‘İstanbul hanımefendisi’ soyut ve kavramsal karşılığı, daha doğrusu tanımı olmayan boş bir kavram. Tanımı, körlerin fili tanımlamaları gibi: kimi giyim kuşamındaki özene, kimi yapıp etmelerindeki incelik ve zarafete, kimi erdemli olmak, hoşgörülü ve hem alçak gönüllü hem de yüce gönüllü [âlicenap] olmak gibi ahlakî özelliklere, kimi  iyi öğrenim görmüşlüğün getirdiği entelektüel donanıma… göre tanımlamaya çalışsalar da bu  eski deyişle ‘efrâdını câmi, ağyarını mâni’ bir tanım olmuyor. 

Öyleyse ‘İstanbul beyefendisi’ ya da ‘İstanbul hanımefendisi’ni , ‘tanımlama’ niyetiyle yapılan bu parçalı okumaların tümünü birden kuşatan bir kimlik olarak mı anlamlandırmalıyız? Belki, evet! Ama bu soyut ve kavramsal tanımın somut bir bireyde toplandığını gösteren bir ideal örnek-modelden söz edebilir miyiz?  

Bu model aslında ‘İstanbul beyefendisi’ ya da ‘İstanbul hanımefendi’sini değil, ‘yetkin [mükemmel] bir insanı işaret eder: Bir insan hem giyim kuşamına özenecek, hem yapıp etmelerinde incelik ve zarafetten ayrılmayacak, hem erdemli, hoşgörülü ve yücegönüllü, hem de iyi eğitim görmüşlüğün entelektüel donanımına sahip olacak!!! Böylesine kusursuz bir birey varsa eğer, ‘İstanbul beyefendisi’ yada ‘İstanbul hanımefendisi’ işte bu yetkin  insandır…

Belki böyle biri vardır! Belki! Varsa bile ,21. Yüzyıl Türkiye’sinde  ‘acaibü’l mahlûkat’tan sayılıp kuyruğuna teneke bağlanacağına şüphem yoktur…

Neler Söylendi?