Advert
https://www.truvaedebiyatdergisi.com/files/uploads/user/67249303d47d37fe078e1439f958b92b-c2e851f350027387b26a.jpg
Ümit Polat
Advert

Debbağ'ın Söyledikleri

16-12-2022 17:18 1177 kez okundu.

Birgül Yangın Aslanoğlu’nun Debbağ’ı gerçeklik, dışlanmış tipler, sinema, hayat, demlenmişlik, rafine dil ve deneysellik kavramları etrafında gelişir. Eser on iki kısa öyküden oluşur.

Dublaj Aşkına Foley öyküsü mizahi ve ironik anlatımıyla farklılık oluşturan bir metindir. Bu öykünün sezilemeyen çarpıcı sonu eserdeki diğer birçok metin gibi öykünün temasını vermede araç olarak kullanılmıştır. Aynı zamanda bu öykü, toplumsal analiz yapmada oldukça başarılıdır.
Toplumsal duyarlılığın yanında Aslanoğlu’nun öykülerinde hüküm süren bir diğer önemli unsur sinema kültürüdür.Dublaj Aşkına Foley, Korkunun Kokusu, Zeki Müren Göbeği isimli öykülerde bu kültürden faydalanılmış olup Dublaj Aşkına Foley, önermesini tamamen sinema karakterlerine borçlu bir öyküdür. 

Korkunun Kokusu’ndaki Teneşir Veysel’in Oğlu Ahmet ve Zeki Müren Göbeği’ndeki Necmiye karakterinde olduğu gibi kahramanlar genellikle kendilerini ifade edemeyen ama iç dünyalarında kalabalık duygular içinde boğulan ezik tiplerdir.

Yazar hem onların toplum içindeki ezilmişliğine karşı bizde o karakterlere karşı öfkeli bir üzüntü uyandırırken hem de bu tip insanların aslında görünenin aksine her şeyin farkında olduğunu ve bulundukları konumdan ne kadar şikâyetçi olduklarını göz önüne serer, bununla da kalmaz onların duyarlı kimliklerine bizi şahit tutar.

Aslında Debbağ, bilinegelen yaşamdan gerek ekonomik olarak gerek sosyolojik gerek de psikolojik olarak dışlanan, dışarıda kalan karakterlerin eseridir. Bu karakterler, kimi zaman çocuk işçiler, kimi zaman sokak müzisyenleri, kimi zaman gündelikçiler, kimi zaman debbağlardır. Sonuçta hepsinin hayatla alıp veremedikleri değil hayattan alamadıkları vardır. Yazar bu borçların peşinde okuru gezdirip durur. Debbağ bir alacaklılar, bir sorgulamalar kitabıdır.

Yazar, somutluklar ve gerçekler üzerine kurulmuş bir evren sunar. Her ne kadar bu evren Çığlıktaki Muamma ve Adanın Sevdalıları isimli öykülerde içsel konuşmalara ve ruhsal çözümlemelere dönse de eserin geneli bu somutluktan pek taviz vermez.

Birgül Yangın Aslanoğlu’nun bu eseri, olgunlaşmanın, birikimin ve yıllanmışlığının ürünüdür. Bu yıllanmışlık tema seçiminde ve bu temaların işlenişindeki rahatlığın dışında özellikle dil işçiliği alanında da kendini gösterir. Her öykünün evrenine uygun ayrıntılı dil külliyatı, terimsel sözcükler bunun yanı sıra yer yer folklorik ögeler bu olgunluğu kanıtlar başka ipuçlarıdır. 

Aslanoğlu, Tanıdık Bir Acı ile Adanın Sevdalıları öykülerinde eserdeki diğer öykülere nazaran farklı anlatım teknikleri kullanarak deneysel öykü yoluna girer. Bu deneysellik dil ve anlatımdan ziyade temanın sergileniş biçimi ve kurgunun kendisindedir. Bu öykülerden ilki röportaj öykü türüne yakın iken ikincisi günlük öykü türüne girmektedir. Kerzik isimli metin ise mizahi öykü türündedir, bu öykünün hem mizahi olması hem de baştan sona yöresel bir dil ile oluşturulması bize Muzaffer İzgü'yü hatırlatır. Eserdeki öykülerin çoğunluğu özellikle de ilk öyküler ana karakteri merkeze alması yönüyle daha çok portre öykü türüne göz kırpar. 

Eserin ikinci yarısındaki öykülerin vuruculuğu, kurgusal nitelikleri, taşıdıkları önermenin gücü baştaki öykülere göre gitgide düşer, bu öyküler ilk metinlerin gölgesinde kalır. Bununla beraber yazarın dili kullanım becerisinde ise gardının düştüğünü asla söyleyemeyiz.

Sonuç olarak, Birgül Yangın Aslanoğlu, uzun bir demlenme sonucu oluşturduğu Debbağ ile somut öykücülüğüyle, gerçek yaşamdan kopmayan izlekleriyle, ustalaşmış dil işçiliğiyle yazın dünyasında kendine bir tarz oluşturarak okurunu kendine has sesiyle selamlamaktadır.


Neler Söylendi?