YÜREĞİ PERDELİ
Zaman seni çoktan geçmiş
An tutamamış seni bana
Ah aşk ziyanda
Sığınamadığım köşe başların tam ortasında
Tüm köşe başlarını zapt etmiş hatıralar
Hangi köşeye uzansam ağlar anılar
İsyanlar karışıyor delirmelerime bu canda
Delirmeler cinnet koğuşu gecelerde saplar matemi bağrıma
Oysa çok fiyakalı hayellerime umutlar aldım da
Taşıdığım ceplerim mi delikti ?
Savrulmuş ayrılık rüzgarında
Baktığın her aynada kaldır gözlerinin perdesini
Bebeklerinde göreceksin çırpınışlarımın dilsiz çaresizliğini
Kaldır yüreğinin perdesini
Göreceksin kapakçıklarında sıkışmış hayallerimin yara izlerini
Sahi kıyıların vardı senin
Ve ben kıyıya vuran bir balık gibi
Ne deniz bildi beni
Ne de sen aşkıma halık bildiğim
Bilmedin beni
Evet kıyıların vardı senin
Derin,
Derin ardı uçurumların
İntihar emsali düşerken
Ellerimden tutmadığın .
Çığlıklarıma tıkalıydı paslı kulakların
Ateş olup yakmazdı beni yoksa
Perdeli yüreğinle ortada bırakışın
Sabrı şeddeleyip şimdinin araflarında sadrıma
Olup olmayan ne varsa artık bu aşkta
Kabullenip gidişini ömrüme bela
İçiyorum kadeh kadeh yasını
Kirpiklerden süzülenler boyarken ağrıyan ruhumu siyaha.
Ve suç ateşin değil
Gönüllü olmasaydım bu kadar yanmaya.
Aşkın zekatıdır belki de
Alev alev yanmak düşlerin gölgesinde
Kaldırıp ak alınla başımı
Eller yukarı
Bürünüp cengaverliğe bir cesaret
Aşk son sahnede “hasrete teslimiyet“
Ve cesarete bak bendeki
Tütünüme sardığım hasret türküleriyle ateşe yanmayı öğretiyorum
Lal olmuş siretimle cinnet koğuşu gecelerin sesine karışıyorum
Sadık bir süvari gibi
Hey sana diyorum ! yüreği perdeli
Aslında senlik bir şey değil bu besbelli
Aşk yürek işi
Aşkın her bir alevi kabul etmez yüreksizleri!