Advert

Uğur / Sarp Metin Bakır

Yazan: Sarp Metin Bakır -UĞUR

ANI - 11-03-2024 00:11 324 kez okundu.

Uğur / Sarp Metin Bakır
Advert

UĞUR

Boyacı Alsancak, Hocazade Camii duvarı dibinde.

Ayakkabılarımı boyatmak için, sokak sokak arandım epey. Yürüye yürüye orada buldum kendimi.

"Biliyor musun ağabeyciğim ben, Konya'da hastanede Radyoloji Servisi’nde hizmetliydim, emekli oldum. Boyacılık yaptığıma bakma, sorma başıma gelenleri".

Ayakkabımı hızlı hızlı fırçalarken dikkatlice dinlemeye çalışıyordum. Çünkü fırça sallama hızıyla konuşuyor, ara ara elindeki fırçanın tahta kısmıyla, boya sandığının kenarına tırrak tırrak diye "tik gibi" el alışkanlığıyla vurduğunda, çoğu cümlelerini anlamakta zorluk çekiyordum.

Efendim, teyze kızı tutturmuş, seni evlendirelim diye. Evlenmiş sözü edilen hanımla. Bir villası varmış, bir de parası varmış bankada. Evlendiği hanımı dır dır edip duruyormuş(daha altı ay bile olmadan), evi üstüme yap diye. Düşünmeden yapmış hemen.

Sonra efendim, hanımı evi üstüne aldıktan bilmem kaç ay sonra, her gün veya belli aralıklarla ilaç katıyormuş yemeğine, o ilacı içen de müptelalar gibi davranırmış.

Sinir hastalıklarına götürüp yatırmışlar ve teyze kızıyla hanımı onu deli diye tanımlanmış, ruh sağlığı yerinde değil raporuyla teyze kızını da vasi diye tastik ettirmişler. Hanımı da bu raporla tek celsede boşanmış ev ona, bankadaki para da teyze kızına kalmış.

Deli raporu olduğu için bir türlü bu kıskaçtan kendini kurtaramamış.

Gittiği, her başvurduğu kurumlar onu derdest edip teyze kızına teslim ediyorlarmış, vasisi olduğu için. Teyze kızı, onun maaşına el koyup her gün, makarna ve kuru ekmeğe mahkum etmiş. Sokaklardan, çöp bidonlarından cam, kağıt vs. toplatıp satıyorlarmış, ona da beş kuruş bile vermezlermiş. Üstüne üstlük dayak yiyormuş eniştesinden, biraz para saklamaya çalıştığında.

Hızlı hızlı konuşmasına rağmen ve ikide bir her ayak değiştirdiğimde, boya sandığının kenarına tırrak trrak diye ritim tutturduğunda dramı, içimi allak bullak ediyordu.

Aradan bir kaç yıl geçtikten sonra, sığındığı bir doktora derdini anlatmış, doktor ciddiyetle dinlemiş, başhekime çıkarmış.

Heyet-meyet, test-mest derken, rapor hazırlanmış. Aceleyle sinir hastalıklarında ilgili doktor imzasıyla, deli değil gibisinden, ruh sağlığı yerinde olduğuna dair rapor almış. Teyze kızına ve eniştesine çaktırmadan yine ilk doktorun yardımlarıyla, teyze kızının vasiliğinden (mahkeme kararıyla) kurtulmuş.

Elinden her iş geliyormuş, elektronik aletlerini, telefon vs, elektrik süpürgesi dahil herşeyin tamiratını yapıyormuş. Akşam oldu mu, kapaklı zincirli üç tekerlekli arabanın küfesinde kilitliyormuş boya sandığını ve satmaya çalıştığı ayakkabı bağıcıklarla doldurduğu torbalarını.

Çöpe atılmış, onu alıp bir güzel tamir ve boyadan geçirdikten sonra gıcır gıcır olan kırmızı bisikletiyle, her iş bitiminde Basmane semtinde sığındığı bir odalık hanesine, biraz öte beri azıkla dönüyormuş, ıslık çala çala.

Sonu mutlu biten ama dinlerken karnıma ağrılar sokan bir "anlatı"ydı.

Ayakkabılarım mı, ayna ayna!

Neyse efendim, boya parasını uzatırken, hayatımda ilk defa bir ayakkabı boyacısıyla sarılıp öpüşerek ayrıldım.

Yaylanarak yürüdüm, ayna gibi parlak ayakkabılarımla.

Kim bilir bu hikayeyi, kaç kişiye anlatmıştır, deli(!)divane ama yüzünde bol gülücüklü Uğur.

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Unutulmaz Anılar / Nevin Bahtışen

Unutulmaz Anılar / Nevin Bahtışen

06-05-2024 - ANI

Sarılarda Çocukluk Yıllarım / Mehmet Küçük

Sarılarda Çocukluk Yıllarım / Mehmet Küçük

06-05-2024 - ANI