Advert

Sorguçla Büyüyen Bebekler / Necati Küçük

Yazan: Necati Küçük -SORGUÇLA BÜYÜYEN BEBEKLER

ANI - 02-04-2024 14:15 302 kez okundu.

Sorguçla Büyüyen Bebekler / Necati Küçük
Advert

SORGUÇLA BÜYÜYEN BEBEKLER

Ekmek en doyurucu nimet, tek başına yemektir. Bizler, Türk milleti olarak çok ekmek tüketiriz. Ancak, yere düşen ekmeği üç kere öpüp başımızın üzerine koymamızın başka nedenleri de vardır.

Benim çocukluğumda yani altmışlı yıllarda; hem bebek büyütüp hem de tarla bağ bahçe işlerinde çalışmak zorunda olan anneler, bu kadar yoğun iş güç arasında bebeklerini oyalamak için, bazı pratik yöntemler geliştirmişlerdi.

Mesela temiz bir bez parçasının içerisine yarım lokum koyup sıkıca bağladıktan sonra emzik niyetine bebeklerine verirlerdi. Evde lokum yoksa bir parça ekmeği toz şeker ile birlikte çiğneyip sonra bu şekerli ekmeği yine bir bez parçasının içerisine koyarak emzik niyetine bebeklerine verirlerdi. Bez parçası bebeğin boğazına kaçmasın diye de bir ucundan çatal iğne ile bebeğin kıyafetine tuttururlardı.

Tıpkı bazı anne kuşların, avladıkları balıkları, kursağından çıkarıp yavrusuna yedirmesi gibi bebek annenin ağzından çıkan mazı büyüklüğündeki bu şekerli ekmeği emerek oyalanırken, annelerde kendi işlerine bakarlardı. Bizim oralarda annelerin bebekleri için hazırladıkları bu karışıma “Sorguç” denirdi.

Yine çiğnenmiş lapa şeklindeki ekmek, ufak tefek yaralanmalarda tampon gibi kanayan yaranın üzerine konulup bir bez ile sarılarak, kanın dinmesi için kullanılırdı.

Ekmek, yeri gelir bebekler için emzik, yeri gelir kanayan yaralar için tampon olurdu. Çünkü kırsal bölgelerde yaşayan insanlar, ortaya çıkan sorunlarını çözmek için ellerindeki yegâne malzemeyle bazı pratik çözüm yolları bulmuşlardı. Bu tecrübeler nesilden nesile aktarılarak o günlere kadar gelmişti.

Yine o yıllarda, kişi başına daha az ekmek üretilirdi. İsrafı önlemek için belki öylesi daha iyiydi. Akşam saatlerinde eve beklenmeyen bir misafir geldiğinde, o saatlerde bakkallarda ekmek kalmadığı için insanlar komşulardan ya da lokantalardan ekmek isterlerdi.

Üniversite eğitimine devam ettiğimiz seksenli yıllarda ise gece ders çalışırken karnımız acıkırsa, en yakındaki fırında taze ekmeğin çıkması için gece yarısını bekler, pijama ile ekmek almaya giderdik. Üstelik eve dönüş yolunda ucundan acık koparıp yemekten kendimizi alamaz, çoğu zaman ekmeğin sadece yarısını eve getirebilirdik. O taze ekmeğin sıcaklığını ve kokusunu hatırlamayanımız yoktur.

Ancak, bugün görüyoruz ki sokağımızdaki bakkal amca bakkal dükkanını kapatırken bile hala dolabında satılmamış ekmekler oluyor. Demek ki, gereğinden fazla ekmek üretiliyor ve bu fazla üretim israfa neden oluyor. Ülkemizde günlük iki milyon kadar ekmeğin israf edildiği tahmin ediliyormuş. Bu konuda makro tedbirler almak elbette merkezi hükumetin ve yerel yöneticilerin görevidir. Yeni nesiller yokluğunu fazla görmedikleri için ekmek israfı konusunda yeterince hassas davranmıyor olabilirler.

Biz yetişkinler, evlerimizde aile üyelerini bilinçlendirerek ekmek israfının önlenmesi konusunda katkıda bulunabiliriz.

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Unutulmaz Anılar / Nevin Bahtışen

Unutulmaz Anılar / Nevin Bahtışen

06-05-2024 - ANI

Sarılarda Çocukluk Yıllarım / Mehmet Küçük

Sarılarda Çocukluk Yıllarım / Mehmet Küçük

06-05-2024 - ANI