ÖLÜLER BEKLİYORLAR
Sabah ezanının çağrısına
Serseri kurşunların vızıltısı
Karşılık verdi karanlığın içinden...
Bir anda evler alev aldı
Masum canlar yere yığıldıkça
Bir anda evler alev aldı
Kötü adamların ateşiyle…
Gözyaşları ve çığlıklarla
Karanlığın içindeydi masumlar
Koşanlar, yerde yatanlar yaralılar…
Ve ölüler…
Ölüler bekliyorlardı…
Koşabilenler koştu karanlığın içinde
Arkalarına takılıp “Kül ve Duman” diyerek
Her yeri yakıp yıkan, insanları parçalara ayırıp yakmak isteyen kötü adamlarla...
Gözyaşı ve dehşet hiç bırakmadı koşanları
Sığınacakları bir yer bulduklarını zannettiklerinde
Kendilerini hep kötü adamların ellerinde buldular..
Kayboldular, parçalandılar veya yakıldılar..
Artık kaçamıyorlardı, bekliyorlardı…
Ölüler bekliyorlardı…
Sonunda Kül ve Duman’ın dehşeti bitti.
Ama kalbinin içine ateş düşmüşlerin
Başları hala dumanlı, gözleri hala yaşlı…
Acıları hiç küllenmeyecek…
Yaşlı bir anne, dizlerinin üstünde çökmüş
Oğullarının sonradan bulunmuş kemiklerinin
Üzerindeki toprağı okşuyor hala içi parçalanarak...
Biz, Srebrenitsa’da;
Annesi babasını kaybederek dehşet içinde ağlayan
Bir çocuğun hissedebileceği korkuyu gördük..
Mezarı bile olmayan evladını
Sönmemiş ateşlerin bıraktığı küllere gömen
Bir anne olmanın ne demek olduğunu gördük..
Gözlerinin önünde, karısına, kızına tecavüz edilen
Bir eş, bir baba olmanın ne demek olduğunu gördük..
Biz bunların hiçbirini unutmadık, unutamadık...
Ey kötü adamlar!
Siz tüm dünyaya Kül ve Duman’ı gösterdiniz..
Ama, ölüler bekliyorlar…
Sizi bol alevli ateşlere uğurlamak için…