Advert

O Bebek Benim Kardeşim / Sebahat Sarıca

Yazan: Sebahat Sarıca -O BEBEK BENİM KARDEŞİM

ANI - 18-03-2024 23:00 254 kez okundu.

O Bebek Benim Kardeşim / Sebahat Sarıca
Advert

O BEBEK BENİM KARDEŞİM

Gaz lambasının kör ışığında tek başına geçirdiği ilk geceydi. Gözlerinden damlayan yaşlar buz tutmuştu yanağında. Koynuna bastığı biricik evladının patiklerini elinde sıkı sıkı tutuyor, pencereden izlediği karlar sanki yüreğine yağıyordu.

Dağın eteğine kurulmuş herhangi bir köy işte, ne fark eder ki! Çileli hayat, her köyde aynı değil mi?

Henüz elektriğin gitmediği, suların hâlâ mahalle çeşmesinden taşındığı, yolları çamurlu, kışın erken geldiği uzakta bir köy.

Kadınların gündüzleri tarlada, otlaklarda, ahırda çalışıp akşamları da yorgun argın bir kap yemek hazırladığı, yarına yine aynı düzene uyandığı hayatların yaşandığı çileli köy.

Erkeklerin gurbete çalışmaya gitmesiyle, zaten bütün yük kadınların üzerinde. Geride kalanlar ise yaşlı erkekler. Sahipsiz bırakmamışlar köylerini.

İki sene askerlik yapılırmış o dönemler. İzin dönüşlerinde evlerine uğramazmış kimisi. İş bulur, çalışır, izni bitince teslim olurmuş birliğine. Kendi harçlığını çıkarırmış. Yokluk diz boyu ama kiminin ineği, kuzusu; kiminin tarlası varmış ancak kendilerine yetermiş ekip biçtikleri, sağdıkları. Kim çalışıp da askerdeki oğluna, eşine para göndersin.

Sabahın ilk ışıkları ile bir erkek çocuğu dünyaya gelir. İki odalı duvarları özlem kokan, gariban evinde. Ebe ve kız kardeşi sabaha kadar yanında beklerler. Anne baba başka mahallede gelemiyecek kadar yaşlı ama ağzı dualı nur yüzlüdür. Evde yarısı hüzün yarısı neşeli günler gelip geçer. Askerde olan babanın gelmesine daha bir sene vardır. Henüz görmemiştir evladını.

Bir gün, aniden hastalanır bebek. Ateşler içinde yanar. Kucakladığı gibi annesinin evine koşar taze anne. Ateşini düşürmek için bildikleri ne varsa yaparlar. Sabaha karşı düşer çocuğun ateşi. Yalnız olduğu için geceleri annesinin evinde kalır. Gündüzleri de kız kardeşi ile evine gider. Sabah tarlaya gideceği için çocuğa bakar bacısı. Bir yaşına girer tosuncuk. Kara gözleri, tombul yanakları ile evin neşesi olmuştur.

O dönemler köyde sağlık ocağı olmadığından hastaları ya at sırtında ya da kendi çabaları ile sırtlarında götürürlermiş. Yol ormanlık alandan geçtiği için kışın daha zor olurmuş ilçeye götürmek.

Ve bir yaz günü bebeğin peşini bırakmaz hastalık. Nedense akşamın en dar ve telaşlı vaktini gözetler sıkıntılar. Ateşler içinde yanar. İlçeye götürelim diyene kadar aniden kendinden geçer bebek. Bir telaş alır anneyi, yakınlarını. Nafile! Bebek gün batımıyla veda eder geceye. Ayıp karşılanır, diye ağlıyamaz anne. Büyüklerin yanında, içinin ateşini gözlerinden döker alev alev. 

O bebek, benim kardeşim. Hiç görmediğim, annemin hep yandığı kardeşim. Yıllar geçer unutamaz annem. Babam hiç görmedi evladını. Bir kere rüyasında görmüştür yakışıklı, delikanlı halini annem. Ve hâlâ aklına geldikçe, ilk gün gibi gözlerinden hasret akar, özlem akar.

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Unutulmaz Anılar / Nevin Bahtışen

Unutulmaz Anılar / Nevin Bahtışen

06-05-2024 - ANI

Sarılarda Çocukluk Yıllarım / Mehmet Küçük

Sarılarda Çocukluk Yıllarım / Mehmet Küçük

06-05-2024 - ANI