Advert

Leyla’nın Dünyası / Nevin Bahtışen

Yazan: Nevin Bahtışen -LEYLA'NIN DÜNYASI

ÖYKÜ - 31-03-2024 20:52 281 kez okundu.

Leyla’nın Dünyası / Nevin Bahtışen
Advert

LEYLA'NIN DÜNYASI

Leyla yoğun bir yıl geçirmişti, iş hayatının hızına yetişmek kolay olmuyordu.

Bu koşuşturmalar insanları robot gibi yapıyordu.

Leyla, soğuğu sevmeyen biri olarak kış mevsimini geçirmişti; ilkbahar ayları yüreğini kıpır kıpır yapıyordu.

Yaz mevsiminin gelmesini iple çekiyordu. Gülmeyen yüz gibi kapalı ve gri gökyüzü bunalttıkça bunaltıyordu bitmek bilmeyen kış günleri, tıpkı penceresiz ev gibi.

“Sonunda olmam gereken yere geldim. İpeksi sıcak havanın incecik tül gibi sarışıyla mutlu oluyorum.

Nasılda özlemişim bu tatil beldesini. Merkeze yaklaştıkça cıvıl cıvıl insanlar, arada ihtiyaç duyduğumda o kalabalığın içine bir süreliğine girer çıkarım.

Benim olmazsa olmazım herkesten uzak, cennet gibi inziva yerim burası. İnsanın ruhuna iyi gelen doğal iyileştiriciler; güneş, kum, deniz, orman olmazsa olmazım kitaplarım… İyi uyumuşum; uzun soluklu keyifli bir kahvaltıdan sonra baktım güneş baya tepeye tırmanmış, sıcak hava yürümeme müsade etmiyordu, güneş ışınları jandarma gibi tepemdeydi, en iyisi oturup kitap okumak.

Akşam gün batımını izlemek için çıkarım. Gündüz yakıp kavuran güneş akşam olup da kızılın her tonuyla insanların yüreklerini hoplatmaya yetip artıyordu.

Her an elinden bir şeyi kaçırıverecekmişsin gibi oluyor, güneşin ufkun kıyısında oluşu.

Çınar ağacı dost elini uzatmış, bahçemi mütemadiyen gölgede bırakmışken bunun tadını çıkartmamak olur mu?

Doğanın genleşmesiyle çıtırdılar, cırcır böceklerinin muhteşem senfonisi, insanı mıh gibi çiviliyor buraya.”

Çekildiği huzurlu dünyasında kendi alemine dalmıştı. İş hayatı, ev derken pek fazla okumaya fırsat bulamıyordu. Kitapları burada en iyi dost, yoldaş oluyordu.

Sıcaklamış kertenkele de bu huzurlu gölgeden yararlanmak istiyordu. Ürkek ve temkinli bir şekilde, bu sakin ve umarsız insanoğluna merakla bakıyordu.

Düzgün, biçimli ayakları çıplaktı. Buraya geldiğinden beri ayakkabı giymez olmuştu, yürüyüş zamanları hariç.

Masmavi deniz, uzakların gizemli şarkısını taşıyordu. Tuzlu suyun havayı yumuşatmasıyla ayrı bir keyif veriyordu.

“Kraliyet sarayının bahçesi mi burası? Sanırım yolumu şaşırdım. Ne kadar güzel, zarif bir prenses gibi.

Çok önceden duymuştum, bir prenses kurbağayı öpünce yakışıklı bir prense dönüşmüş. Belki bu sandalyeyi benim için koymuştur, bir kertenkele olarak kurbağadan nerem eksik! Gizlice tırmanıp öpmeliyim, yakışıklı prensi olarak o boş sandalyede yerimi almalıyım. ‘Beyaz Atlı Prens’ gibi onu yalnız dünyasından kurtarmalıyım. Anim Allah bir kurbağa gelirse bu fırsatı kaçırabilirim. Genlerimdeki yakışıklı prensi ortaya çıkarmalıyım.

Doğa bütün muhteşemliğiyle benim yanımda, zaman da benden yana. Sanırım iş bana düşüyor, git ve şu işi bitir.”

Hayatın zenginliği böyle muhteşem bir şey, herkes kendi açısından düşünüp yaşar ve hayat bağları o yönde gelişen olgularla yavaş yavaş gelişir.

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Birleşme / Habil Yashar - Azerbaycan ve Türkiye Türkçesi

Birleşme / Habil Yashar - Azerbaycan ve Türkiye Türkçesi

02-05-2024 - ÖYKÜ

Tavan Arasındaki Ölüm / Elmas Tunç

Tavan Arasındaki Ölüm / Elmas Tunç

02-05-2024 - ÖYKÜ