Advert

İnsanoğlunun Çocukluğuna İnmek

Yazan: Hüseyin Uyar -İNSANOĞLUNUN ÇOCUKLUĞUNA İNMEK

İNCELEME - ARAŞTIRMA - 11-03-2023 19:55 702 kez okundu.

İnsanoğlunun Çocukluğuna İnmek
Advert

İNSANOĞLUNUN ÇOCUKLUĞUNA İNMEK

Evrenin bir köşesindeyiz!
Ne kadar büyük, kaç yaşında, nasıl oluştu, ilk tetikleyici, var oluş, öncesi ve sonrası, başka medeniyetler var mı, gibi birçok ortak merakımız var.

Tahmini dört buçuk milyar yaşında bir gezegen. Anatomik olarak dört yüz bin yıl önce Afrika’da ilk oluşum ve elli bin yıl önce de Avrupa’ya doğru yayılmaya başlayan insan nesli. Ayrıca, bilinen tarih ile en az on iki bin yıl öncesine varan yerleşim ve inanç hareketleri. Yani tek dünya ve yüz binlerce yıllık ortak geçmiş… 

Araştırmacılara göre Dünya'da, aktif, az kullanılan ve pasif olmak üzere yedi bin yüzden fazla dil olduğu tespit edilmiştir. Var oluş devam ettiği sürece yeni diller de ortaya çıkacaktır. Bugün bizler de, sembollerin (emoji) ve kısaltmaların kullanıldığı yeni bir iletişim dilinin çıktığına şahit olmaktayız.

Bütün bu bilgi ve çeşitliliğin ötesinde var oluştan günümüze kadar insan zihninin oluşturduğu ortak kültürü okuyup anlayabileceğimiz zamanı aşan evrensel bir dil vardır ki bunun ortak adı 'edebiyat' ve 'sanattır.'
Hani, “geçmişten ders almak” diye güzel bir sözümüz vardır ya! Günümüzde, Dünya’da yaşanan olayların ve çalkantıların izlerini geçmişte bulmak ve hatta insan eli ile üretilmiş bazı kötülüklerin kaynağını tespit edip yok etmenin imkân dahilinde olduğu aşikârdır. 

Psikoloji biliminin tabiri ile insanoğlunun ‘çocukluğuna inmek’ mümkündür.
Peki, bu nasıl olabilir?

Elbette ki, edebiyat ve sanat dilini kullanarak.
Mitoloji… Önce sözlü ve sonrasında yazı ile ölümsüzleştirilen mitleri, tarihi anlatan hikâyeler olarak algılamaktan ziyade, toplumların ortak bilinçlerini yansıtan zihinsel üretimler olarak anlamak gerekmektedir. 

Konunun daha anlaşılır olabilmesi için yüzlerce örnek içinden bir tanesini seçelim. 
Gılgamış Destanı’nın 6. tabletindeki anlatımı, bahsetmeye çalıştığımız şekilde anlamaya çalışalım.

Yazar David A. Leeming, “Dünya Mitolojisi”  isimli kitabında* şöyle bir saptaması bulunmaktadır.  “Destanın 6. tabletinde Gılgamış’ın İştar’ı reddedişinin hikâyesini buluruz. Canavar öldürme macerasından sonra Uruk’a dönen Gılgamış artık, gerçekten zorba yöntemlerinden arınmış yeni bir adamdır. İştar ona, aşk ve evlilik, dolayısıyla kendisi, şehri tarımı ve hayvanları için bereket teklif eder. Birçok tanrıçanın eski aşklarının sonlarını bilen Gılgamış, ana tanrıçayı küstahça reddeder. Daha önce kendisine hiç böyle davranılmamış olan İştar, Anu‘nun gökyüzü boğasını (aşk ve bereket tanrıçasının doğal eşi) Gılgamış ile Enkidu’ya ve Uruk halkına saldırması için gönderir. İki kahraman gökyüzü boğasını öldürmeyi başarana dek yüzlerce kişi ölür. Son bir hakaret olarak Gılgamış, canavarın bir budunu kesip İştar’a fırlatır”…

Dünya edebiyatının en önemli destanlarından biri olan Gılgamış Destanı, 6. tabletteki anlatımla boğa metaforu üzerinden bir salgın hastalıktan bahsediyor olabilir. Tıpkı günümüz dünyasında karşılaşılan Covit 19 gibi…
Prehistorya döneminde yaşanmış, insan veya doğa kaynaklı birçok olay ve kaos, mitler ile günümüze kadar gelmiştir.

Kültürlere göre farklılıklar görülse de; Tanrı ve itikat gibi kutsal algılar, yaradılış, var oluştan yok oluşa kadar olan süreç, kader gibi soyut kavramlar, ortak ilgi alanı olmuştur.  Salgın hastalıklar, volkan patlamaları, depremler, seller gibi doğal olaylar ve savaşlar, göçler gibi sosyal olayların yanı sıra, kıskançlık, aşk, ayrılık gibi insan karakterinin temel olgularının anlatımlarını mitlerde görüyoruz. Ayrıca günümüzde güneş, rüzgâr, bereket, doğum, ölüm, mevsim, hasat gibi adlar verdiğimiz doğanın döngüsünde var olan olgular da anlatılmıştır… 

Bir gerçek daha var ki değinmeden geçmeyelim. Her durumda olduğu gibi, insanoğlunun ortak kültürü olan ve yoğun ilgi gösterdiği mitler, politikacılar tarafından kullanılmıştır. Bulunduğu pozisyona göre iyi veya kötü değerlendirilebilecek bu kullanımlar günümüzde devam etmektedir. Nazi partisinin eylemlerine zemin olarak, Hitler’in Alman mitlerini kullandığı gibi, J.F. Kennedy ailesi, Kral Arthur ile Guinevere’nin ilişkilendiği bilinmektedir. İlgilenenler için daha fazla örnekler açık kaynaklarda mevcuttur. 

Adı ve iletişim tarzı farklı olsa da, günümüzde benzer anlatımlar (mitler) bulunmakta ve modern insanın zihni ‘Süpermen’ gibi kahramanlar üretmeye devam etmektedir. 
Sonuç olarak insanlığın ortak kültür mirası olan mitler, sadece tarihi anlatan uydurma hikâyeler değildir. Kullanılan metaforlar uzmanlar tarafında çözümlenerek ortak bir dil oluşturulabilir. Bu dil ile insanoğlunun ‘çocukluğuna inmek’ mümkün olacaktır. 
 ***
*David A. Leeming,  A’dan Z’ye Dünya Mitolojisi. Say Yayınları 3. Baskı 2018, çevirmen Nurdan Soysal

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Türkmen Kitap-şinâs Almaz Yazberdiyev / Meyrem Berdiyeva

Türkmen Kitap-şinâs Almaz Yazberdiyev / Meyrem Berdiyeva

27-04-2024 - İNCELEME - ARAŞTIRMA

Pir Sultan Abdal'ın Şiirlerinde Telmih Sanatı / Recai Kapusuzoğlu

Pir Sultan Abdal'ın Şiirlerinde Telmih Sanatı / Recai Kapusuzoğlu

11-02-2024 - İNCELEME - ARAŞTIRMA