ERİŞTE
Uyku tutmadı. Yatakta sağa sola dönüyor, olmuyordu. Gecenin karanlığında üstüne çektiği battaniyeyi başının üstünden çekiyor, kendi soluğunu dinliyordu. Soluğuna yeni sesler ekleniyor, bir türlü uyuyamıyordu. Battaniyeyi tekmeledi, yatağından doğruldu; "Kalkayım, hiç olmazsa ışığı yakayım."
Anahtarı çevirdi oda aydınlandı. Dışarıda rüzgar uğultular çıkararak gelip cama çarpıyor, kiremitlerde geziniyor, kendine has sesler bırakarak yenileniyordu.
Battaniyeyi, çarşafı birlikte katlayarak üst üste yığdı. Tuvalete gitti geldi. Somyaya oturdu. Bir süre hem dışı, hem odayı dinledi: "Hamuru karayım ,bir müddet oyalanırım."
Mutfağa geçti. Leğene unu döktü. Kırık yumurta kolisindeki yumurtaları derince kaseye kırdı, kabukları temizledi. Artık gecenin kendi sesi vardı. Ev onu izliyor, sessizce takip ediyordu. Yumurtaları çırptı. Leğende un öbeğinin ortasını açıp derinleştirdi. Çırpılmış yumurtayı yavaşça döktü. Kaseyi yana koyup yavaş yavaş karmaya başladı. Gecenin bir vaktinde beyni bomboş elleri durmadan açılıp kapanıyordu. Hamur koyulaştığında bir miktar su ekliyordu. Hareketleri neden sonra yavaşladı. Beyaz bir örtüyü hamurun üstüne örttü. Doğruldu;
'Bir adaçayını hak ettim.' diye düşündü.
Çaydanlığı ocağa koydu. Altını yaktı.
Su bardaklarından birini alıp, saklama kabından bir tane çekip içine koydu. Çekmeden çıkardığı sofra bezini yere serdi. Yastıgeçiyi getirip hazırladı. Açacağı yufkalar için ikinci bir sofra bezini açtı.
Ocaktan gelen hışırtıları duyunca kapağı açıp içine baktı. Su fokurduyordu. Ocağı kapadı. Hazırladığı bardağa döktü. Su yavaş yavaş renk alıp sararmaya başladı. Dalı birkaç kez içinde gezdirdi. Çayını sessizliği dinleyerek içti. Son yudum sonrası bardağı durulayıp sepetin üstüne koydu. Hamur leğenini yerdeki örtüye indirip üstündeki bezi aldı. Her zamanki ısranla bezelere böldü. Yuvarladı. Artık mekanik şekilde kendini işine verdi. Açtığı yufkaları kalın tutuyor, diğer örtü üstüne yayarak koyuyordu. Son beze de göz kapaklarının kapanmaya başladığını hissetti; 'Sabaha kadar havalansınlar.'
Kalkıp üstünün ununu silikti. Ellerini yıkayıp içerdeki odaya geçti. Yastığa başını koyup uzandı. Sönen elektirik ile oda tekrar kararsada pencereye sabahın ışıkları vurmaya başlamıştı.
Gözler kapandı, kapandı. Artık derin hir uykuya geçmiş, içinde gezindiği rüyada yastıgeçe serdiği kat kat yufkaları bıçakla kesiyor, şerit hamurlar kesildikçe yastıgeçten örtünün üzerine düşüyor, kalabalıklaşıyorlardı.
Bunlar daha sonra kurutulacak, torbalanacak, pazar yerinde tanışlara ulaştırılacak paraya dönüşecekti. Bağkur maaşına eklenecek, ihtiyaçlar için harcanacaktı.
Derin bir uyku odanın içinde ses veriyordu.
