Advert

Döven Üstünde Bereket Turları / Necati Küçük

Yazan: Necati Küçük -DÖVEN ÜSTÜNDE BEREKET TURLARI

ANI - 10-01-2024 16:47 359 kez okundu.

Döven Üstünde Bereket Turları / Necati Küçük
Advert

DÖVEN ÜSTÜNDE BEREKET TURLARI

Döven, arpa, buğday gibi ekin saplarının ve başakların parçalanıp saman haline getirilmesi için kullanılan bir tarım aletiydi. Bazı bölgelerde at, eşek gibi hayvanlarla da çekilen döven, bizim bölgemizde bir çift öküz tarafından çekilirdi. Döven, uç kısımları kızak gibi havaya doğru kalkık özel biçilmiş iki adet kalasın yan yana getirilmesiyle yapılırdı. Ekin saplarının ve başakların parçalanıp saman haline getirilmesi için dövenin alt kısmına açılan çukurlara çapraz olarak çakmak taşları çakılırdı.

Tarlada biçilen ekinler önce öküz arabasına yüklenerek harman yerine getirilir, mümkün mertebe yüksek ve yuvarlak koni biçiminde yığılırdı. Döven sürme işine başlamadan önce, bir dirgen yardımıyla dairesel olarak harmanın etrafına yayım atılırdı. Bu haliyle harman uzaktan bir Meksikalı şapkası gibi görünürdü. Döven, işte bu şapkanın gölgelik kısmının üzerine çıkarak koni biçimindeki harmanın etrafında dönerdi.

Döven sürmek için harman yerine getirilen öküzler, önce boyunduruğa koşulur ve döven uzunca bir kalas yardımıyla boyunduruğa bağlanırdı. Öküzlerin başlarına bağlı bulunan ipler arkada dövenin üzerinde bulunan çiftçinin elinde birleşir, çiftçi bu ipleri bir direksiyon gibi kullanarak öküzlere ve dolayısıyla dövene yön verirdi. Çiftçinin diğer elinde ise, tembellik eden öküzleri daha hızlı yürümeye teşvik etmek amacıyla, ucunda sivri bir çivi (Nodul) bulunan övendire olurdu. Düvenin her dönüşünde ekin sapları biraz daha ufalanır, taneler başaklardan ayrılırdı.

Bazı çiftçiler işe başlamadan önce başka yiyeceklerle öküzlerinin karınlarını iyice doyururlar ve burunlarına telden birer kafes takarlardı. Böylece öküzler, saman ve kıpkırmızı buğday tanelerinden oluşan malamanın  üzerinde yürüdükleri halde, eğilip bir lokma bile yiyemezlerdi. Ancak, bizim babamız bunu doğru bulmazdı. Tarlada yetişen her tahıl tanesinde kurdun kuşun, farenin böceğin, en çok da öküzlerin hakları vardı. Ekin ekilirken sabanı, ekinler harmana taşınırken arabayı, harman sürülürken de döveni hep onlar çekiyorlardı. Arada bir eğilip tınazdan bir lokma yiyen öküzler aslında kendi nasiplerini yiyordu. “Döven süren öküz hem sürer hem yerdi” Babam atalarından böyle görmüştü.

Ring adı verilen pist üzerinde ısınma turları atan Formula pilotları gibi, döven süren çiftçi de sarı ekin sapları üzerinde kayar gibi giden döveni ile harmanın etrafında sürekli bereket turları atardı. Temmuz güneşinin altında tur atarken genellikle başında bir kasket, kasketin altına sıkıştırılmış enselerini güneşten koruyan bir mendil olurdu. Bazen de, başında sadece köşeleri düğümlenmiş etekleri uçuşan bir mendil bulunurdu. Çiftçi ıslık çalarak, bağıra çağıra türküler söyleyerek hatta öküzler pek aldırış etmeseler de yakası oyulmadık küfürler ederek dövenin üzerinde geçen uzun saatlerini doldurmaya çalışırdı. Ancak, kenarda bekleyen uzman bir teknik ekip olmasa da öküzlerin çektikleri döven de arada bir servis için pite girerdi. Çünkü hiçbir çiftçi, yarı sindirilmiş buğday taneleriyle dolu, koyu renkli iks maddesinin harmana karışmasını istemezdi.

Harman yerleri genellikle kuzeyden esen yelleri, yani hafif rüzgârları iyi alan tarlanın yüksekçe kesimlerinde bulunurdu. Zemininin tıpkı bir futbol sahası gibi düzgün ve çimli olması için harman yerleri tarla olarak sürülmezdi. Harman yerinde buğday, arpa, burçak, bakla ve nohut harmanları aynı alanda ama birbirlerine karışmayacak şekilde ayrı ayrı köşelere yığılırdı.

Ekinler, döven ile sürüldükten sonra doğu batı istikametinde uzunca bir yığın haline getirilir, bu yığına; “tınaz” denirdi. Çiftçi, dört parmaklı ahşap yabası ile her seferinde yığından aldığı birer avuç tınazı havaya savurur, saman tınazın güney tarafına doğru uçup orada paralel bir yığın oluştururken, taneler ağır oldukları için aynı yere geri düşerlerdi. Harman savurmak olarak adlandırılan bu işlem ile tane ile saman birbirinden ayrılırdı. Samandan ayrılan tahıl yığınına seç dedirdi.

Çiftçi eline yabayı alıp tınazın üzerine çıktığında yel eserse eser, esmezse dua etmekten başka yapacak bir şey olmazdı. Yani harman savuran çiftçi, kelimenin tam anlamıyla işi Allah’a kalmış kişiydi. Bu nedenle biçilip harman yerine getirilen ekinlerin, buğday ve saman olarak eve ulaşmaları neredeyse bir buçuk ayı bulurdu.

Yetmişli yılların başlarında harman dövme makinalarının, iki binlerden itibaren de, biçerdöverlerin yaygınlaşmasıyla döven ile harman sürmek, yaba ile savurmak artık tatlı birer anı olarak hafızalarımızda kalmıştır. Haneleriniz bolluk, sofralarınız bereketli olsun. 

Advert
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
Unutulmaz Anılar / Nevin Bahtışen

Unutulmaz Anılar / Nevin Bahtışen

06-05-2024 - ANI

Sarılarda Çocukluk Yıllarım / Mehmet Küçük

Sarılarda Çocukluk Yıllarım / Mehmet Küçük

06-05-2024 - ANI