AĞLARLA BULUŞAN MEŞİN YUVARLAK
Futbol, on birer kişilik iki takımla oynanan, topu ayak ve kafa vuruşlarıyla karşı kaleye sokma sonucunda skor elde edilen bir oyundur.
Aslında, benim hiçbir zaman beceremediğim bir spordur futbol. Okulda takımlar kurulurken, her maçta en son alınan; “Aman o da, kenarda oturmasın.” denilerek oyuna dahil edilen bir oyuncuyum ben. Çocuk hayalleriyle, evin koridorunda çoraptan topla attığım muhteşem gollerle dünyanın en ünlü futbolcusu da benim.
İşini en iyi yapanların, takılmadan geçtiği eleklerin belki de en incelerinden biridir futbolcu eleği. Teknik açıdan üstün özellikleri sağlayacak bir yetenek, fiziksel dayanıklılık ve güç, takım oyununa elverişli iletişim kabiliyeti, oynanan mevkie uygunluk benim aklıma gelen futbolcu özellikleri ama aklıma gelen başka şeyler de var.
Bu sık elekten geçebilecek sayısız genç varken, neden yüz yılı aşan futbol tarihimizde, kayda değer başarılar elde edemedik? Parayla başarıyı satın alamadığımız ortada. Bu işin temelinde sadece insan var. Çuvallarla parayı yurt dışına göndermek yerine neden kendi gençlerimizi yetiştirmiyoruz? Takımların alt yapı tesisleri yetersiz. Yetenek, derine kazılıp ortaya çıkarılan bir altın damarı gibi eşsiz ve paha biçilmezken, insan katmanları altında kaybolup gidiyor ya da kaderine terk ediliyor.
Spor, insanı hareketsizliğe hapseden sistemin karşısında, sağlıklı toplumun inşasında kullanılabilecek en etkin araç. Beden derslerinin niteliksizliği, spor salonlarının yetersizliği, bilişim teknolojileri ve eğitim öğretim hayatı ile hareketsizliğe zincirlenmiş nesilleri ancak spor ile harekete geçirebiliriz. Canlı olmanın en temel koşulu hareketi mahkûm ediyorsak toplum makinesini yenileyecek gençliği tüketmeye başladık demektir.
Genç insanların gözlerindeki ışığı, sokakların sahipsiz karanlığında söndürmek yerine bu ışıkla, spor kalkanı altında sağlıkla güvenle ve tutkuyla serpilen bu ışıkla, yolumuzu aydınlatalım.
Haydi, spor anlayışımızın temeli futbola geri dönelim. Bu bir hizmet sektörü. Memleketçe futbola yatırdığımız bir para var. Maçlara gidiyoruz, evde izlemek için yayın paketleri satın alıyoruz. Her ne kadar taraftar olsak da, müşteriyiz nihayetinde ama yatırdığımızın karşılığını bir türlü alamıyoruz. Değil iyi futbol, kimi maçlarda futbol bile izleyemiyoruz. Yuvarlanan topun peşinde sürüklenirken çileden çıkmak haricinde elimizden bir şey gelmiyor. Sektörün sırtına yapışıp kanlanan ilişkiler ağı yetenekleri bize hiç göstermeden sahne gerisinde doğruyor. Sızan kanın rengi ile kaybediyor, coşkusuyla dünyayı yerinden oynatacak taraftar, ellerinde al bayraklarla.
***
Ayatar, Mehmet Engin (2022), Yanlış Adamın Maceraları, Truva Yayınları, s.485
