ÇANAKKALE SAVAŞI
İlk önce bakışlarımda yanıldım..
Boylu boyunca
Su kırmızı akıyordu..
Yaklaşınca aniden suyun
Rengi
Gencecik bir fidana dönüşüyordu..
Oysa ben ırmakları
suyun renginde bilirdim..
Hiç kırmızıya çalar mıydı suyun rengi .
Ve..
İncecik bir fidan
'Yurt elden gidiyor' diye
Al bayrağımızın renginde
figan eder miydi?..
Gözyaşlarıyla ıslanmış topraklara 'bağımsızlığın' resmini çiziyordu yıldızlar..
Ecelin koynunda, yeni terlemiş bıyıklarıyla koskoca
vatanı omuzluyacak kadar; bir ırmak boyunda aniden
devleşiyordu suyun rengi.
Ne güzel akıyordu..
Bir fidanın umutlarında
deryaya çalan ırmak..
Bir ırmak dolusu kan ..
Gözleri açık güneşe bakıyordu..
O an,
binlerce mehmetçik..
İsmini ‘vatan’ diye sulara yazmıştı.
Ege,
Akdeniz,
Karadeniz ve
Firat’tan akan
bütün suların rengi kan!!..
Minicik fidanlar;
ırmağın rengini değiştirmişti.
Gözbebeklerinde al bayrağımız dalgalanıyordu.
Bakışları kırmızıyla bakıyordu..
‘Vatanımın bir karış toprağına kanım feda olsun' diyen minik bedenlere
hiç bu kadar yakışmamıştı şahadet.
Ölümün rengi al!
Gülümsüyordu
rengarenk çicekler..
Adeta cennetin dudaklarıyla.
Çocuk, diyorlardı oysa dışardan bakıldığında..
Vatan toprağına göz dikildiğinde..
Hınçları büyüyordu..
Volkan oldular ,ateş gibi yaktılar…
Şimşek gibi çaktılar.
Her bir düşmanın üzerine kurşun gibi yağdılar.
Suları kana boyadılar...
Bütün boğazları tuttu nefesleri.
Yetmedi geçmeye düşmanın gücü…
İnanmak öyle bir şeydi…
İlahi bir aşkla toprağa
düşse de bedenleri.
Yine filiz verdiler…
Yine Çanakkale geçilmez,
vatan toprağı bölünmez dediler!!