KONUŞABİLMEK
Konuşmaktaki amacımız nedir? Ne yapmak istediğimizi biliyor muyuz ? Ya da ne söylemek istediğimizin farkında mıyız? Diğer insanın bir şeyi anlamasını sağlamaya mı çalışıyoruz? Yoksa bir şekilde onu aşağılayarak, olumsuz duygularımızı doyurmak mı istiyoruz? Bunu, sözcüklerimizin arasına sıkıştırdığımız, dikenli sözcüklerle mi sağlamaya çalışıyoruz?
Gerçekten bir şeyi doğrudan anlatmaya mı çalışıyoruz yoksa dolaylı ve sinsi yollardan, diğerini incitmek mi istiyoruz? Yoksa iğneli sözcüklerle, onun duygularını zehirlemek midir amacımız?
Dostlar, dilimiz konuşmak ve anlaşabilmek içindir.
Eğer insanları incitmek, kırmak, duygularını zehirlemek için var olsaydı, dilimiz, daha ince, daha sivri ve zehir şırınga eden bir diş gibi olurdu.
Dilimizi yanlış amaçlarla kullanıyoruz ve bu amacımızı sözcüklerin arasına saklamaya çalışıyoruz. Amacımızdan, öncelikle kendimiz emin olmalıyız. Aramızdaki sorunları yaratan şey, söylemekten çok, söyleme biçimimizdir. Konuşmaktan çok, konuşmaktaki gizli amacımızdır. Olumsuz sözcükler, içinde ya bir duygusal zehir ya da bir tehdit barındırır. Ve bu da zorunlu olarak, diğerinin tepkisini çeker.
"Ne istiyorsun?" sorusu, "Gene ne var başımın belâsı?" anlamını da içerir.
Bu da örtülü bir tepkiye neden olur. Onun yerine; "Benden istediğin bir şey var mı?" sorusu, "Sana yardımcı olmak istiyorum. Lütfen söyle, çekinme." anlamına da gelir.
"Yine gelmeyecek misin?" diye soracağımıza; "Gelmek ister misin?" diyebiliriz.
"Kalmayacak mısın?" yerine; "Kalmak ister misin?" gibi olumlu anlamlı sözcükler kullanabiliriz.
Günlük hayatımızda, buna benzer pek çok örnekle karşılaşabiliriz. Önce amacımız olumlu olmalı dostlar. Sözcüklere olumlu anlamlar yükleyerek, sonucun da olumlu olmasını sağlayabiliriz.
Sonuç, istediğimiz beklediğimiz gibi olmazsa bile, olumlu duygular yüklenmiş ve diğerine de yüklemiş oluruz.
Gerçek amacımızı, önce kendimizi sorgulayarak bulmalıyız. Önce kendimize karşı dürüst olmalıyız.
Gerçekte ne yapmak istediğimizi bilmeli, gerçek amacımızın ne olduğunun farkına varmalıyız. Bu, en azından aramızda huzurlu bir ortamı sağlayacaktır...
