ÇORBA DEYİP GEÇMEYİN
Bu sabah hanıma; “Hanım ya! Bugün de çay yapmayalım, dün marketten hazır doğranmış, vakumlanmış işkembe almıştım çorba yapar mısın?” deyince tereddüt etmeden; “tamam” dedi ve bir saat sonra çorbamız hazır oldu. "tereddüt" dedim çünkü bazı hanımlar kesinlikle mutfağa işkembe, mumbar, balık, özellikle hamsi sokmuyormuş. Sebebi ise kokusundanmış. Bence zahmetiyle uğraşmak istemiyorlar sanırım. Hâlbuki bu hanımlar lezzet ve şifa adına neler kaybettiklerini bir bilselerdi, belki fikirleri değişirdi. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da ne kadar şanslıyım, şükürler olsun.
Kış aylarında ayda bir, bazen iki ayda bir olmak üzere içinde yoğurt, un, yumurta sarısı, sarımsak, sirke, limon, acı pul biber, tereyağı, tuz gibi her çeşit şifalı malzemeleri bulunduran mis gibi işkembe çorbasını içmeden yapamıyorum. Yanında da cin biberi ile turşusu oldu mu Allah be!
Nevşehir’de 1980-83 yıllarında öğrenciyken, babam Pazartesi pazarına gelir, köyden getirdiği kuru üzüm, elma vb. ürünleri satar, öğleden sonra köy dolmuşlarıyla dönerdi. Öğleye doğru ben okuldan çıkınca yanına uğrardım. Nadiren de olsa; “Hadi oğlum seni lokantaya götüreyim” derdi. O gün benim için bayramdı sanki. Nar Caddesi’ndeki Erciyas Lokantası’na giderdik. Babam işkembe çorbasını pek severdi, peşinden de birer “Adana” söylerdi. Bu benim için bulunmaz bir ziyafetti. Çünkü talebe evlerinde her gün çay, yumurta, peynir yemekten bıkardım. Öğrenci harçlığıyla lokantaya gitmek mümkün değildi. Bu yüzden olsa gerek babamla birlikte yediğim yemeklerin ve işkembe çorbasının tadını hala hatırlarım.
İşkembe çorbasını ısrarla tavsiye ederim. Vallahi hastayı hemen ayağa kaldırıyor. Nezle, grip olduğumda eşime rica ederim ve bu şifalı çorbayı içince ertesi gün iyileşirim. Geçenlerde alt kattaki komşumuz iyi üşütmüş. Kadıncağız işyerinden üç gün rapor almış. Apartman girişinde eşimle karşılayıp hal hatır sorduklarında eşim, komşumuzun hasta olduğundan bu şekilde haberdar olmuş.
Hanım durumdan bana da bahsetti ve; “Alparslan, komşuya tarhana çorbası yapacağım, birkaç tanede tavada içli börek yapacağım” dedi.
“Gayet iyi düşünmüşsün hanım” dedim. Bunları yarım saat içinde halletti ve komşuya indirdi. Komşu bir hafta sonra boş kapları getirdiğinde hanıma söyledikleri çok içtendi; “Abla, o gün gönderdiğin börekler bir harikaydı, hele tarhana çorbası var ya, hastayı ayağa kaldıran cinstendi. Çok teşekkür ederim” demiş.
Hanım çok mutlu oldu tabi. “Komşumuz bir de senin işkembe çorbanı içseydi, hemen ertesi günü ayağa kalkardı” dedim ve gülüştük tabii.
Komşu, mahcubiyetinden olsa gerek boş tabağa bir parça Erzurum balı koymuş. İşte bizim kültürümüz budur. Sen karşılık beklemeden bir adım at yeter ki. İyi komşulukların temeli böyle atılıyor işte.
İşkembe çorbasını hiç içmeyenlere, hemen içmelerini, arada bir içenlere ise daha sık içmelerini tavsiye ederim.
