Advert
https://www.truvaedebiyatdergisi.com/files/uploads/user/fa8ee95ffd242f386c8bdc7e7c25471c-9a03cf04fcc716554886.png
Esedullah Oğuz
Advert

Afganistan'da Bir Türk İmparatorluğu /Gazneliler

21-09-2022 05:20 551 kez okundu.

Oğuzlardan bir grubun Müslümanlığa geçip Türkmen adını almasından sonra bugünkü Afganistan coğrafyasında kurulan ilk Müslüman-Türkmen imparatorluklarından biri, Gaznelilerdir. Gazneliler, Türkmenlerin Mukri altboyuna mensuptur. Nitekim, imparatorluğun başkenti olan bugünkü Gazni ilinin bir ilçesi bu boyun (Mukır) adını taşımaktadır.

Gaznelilerin kuruluş hikayesine gelince; 11. yüzyılda tıpkı Bağdat’tak halifelik gibi Orta Asya’daki çeşitli müslüman hanedanlar da ordularında bozkır aşiretlerini görevlendirmişti. Zira at üstünde doğup büyüyen bu insanlar, at ve kılıç kullanmakta ve ok atmakta son derece mahir, bir o kadar da gözüpek savaşçılardı. Modern tarihçilerin iddialarının aksine, bu bozkır savaşçıları, köle askerler değildi. Zira bir savaşta esir olarak ele geçirilmiş veya bir esir pazarından satın alınmış değillerdi.  Aksine, kendi hür iradeleriyle çeşitli hanedanların ve sultanların emrine giren ve emeklerini belli bir ücret karşılığında kiraya veren, bugünkü paralı askerlere benzeyen hür savaşçılardı.

Bozkır savaşçıları sadece alt rütbelerde değil, komuta kademesinde de görevlendiriliyorlardı. 977 yılında bu bozkır savaşçılarından Sebüktekin adında bir general, Gazne kentini ele geçirdi. Gazne o sırada Fars Samani imparatorluğunun elindeydi. Sebüktekin daha sonra oğlu Mahmut ile bugünkü Afganistan’ın tamamını ele geçirerek kendi krallığın kurdu. 998 yılında babasının ölümüyle tahta geçen Gazneli Mahmut, daha uzak  bölgeleri fethe girişti. Önce İran kentleri Rey ve Hamadan’ı ele geçirdi, ardından Hindistan’a sefere çıktı. Hindistan’a düzenlediği 17 sefer sonunda Hint yarımadasının büyük bir kısmını ele geçirdi ve bölgeyi müslümanlaştırdı. Böylece  Hint yarımadasında ve GüneyAsyada (Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Endonezya ve Malezya) bugün sayıları bir milyara yaklaşan  büyük bir müslüman nüfusun oluşmasını sağladı.

Gazneli Mahmut’un zamanında imparatorluk gücünün zirvesine ulaştı. Hindistan’ın zenginliklerini yağmayalan Sultan Mahmut bunu daha çok ilim-irfanın gelişmesi ve ülkesinin kalkınması için harcadı. Nitekim, bazı rivayetlere göre, Sultan Mahmut’un himayesinde 900’e yakın alim, şair, filozof ve saz sanatçısı bulunuyordu. Bunlardan biri, başyapıtı Şehname’yi Sultan Mahmut’a ithaf eden İran’ın büyük şairi Firdevsi idi. Gazneli hükümdarı, her beyit için bir altın söz vermiş ve Firdevsi, büyük esirini sunduğunda sultan onu  servete boğmuştu.

Firdevsi, her ne kadar başyapıtını Sultan Mahmut’a ithaf etmiş olsa da, eserinde sultanın ait olduğu Türkleri kötü, kendi soydaşları olan Farsları ise iyi karakter olarak betimlemişti. Eserinde İran-Turan savaşlarını ele alan Firdevsi’ye göre, Orta Asya bozkırlarından gelip ikide bir İran topraklarına akınlar düzenleyen Afrasyap veya Alper Tunga, Farsları yok etmek isteyen ezeli bir düşmandı, Afrasyab’a karşı savaşan Zaloğlu Rüstem ise, eski Perslerin halk kahramanıydı. 

Ama Türk sultanları, Farsların bilinç altına kazınmış olan ezeli Türk düşmanlığını hiçbir zaman pek önemsemedi ve her devirde Fars kültürüne hayranlık beslemeyi sürdürdü. Nitekim, Selçuklu imparatorluğunda devletin resmi dili Farsçayken, Osmanlı imparatorluğunda da Fars kültürüne öylesine yoğun bir ilgi ve hayranlık vardı ki, edipler ve şairler çoğunlukla eserlerini Farsça kaleme alırlardı. Paşaların ve vezirlerin çoğu da Farsça bilirdi.

Zaloğulu Rüstem’den söz açılmışken, benim doğum yerim olan ilçede Rüstem’in babası Zal’a ait bir kalenin bulunduğunu ve ilçenin de Kale-i Zal, yani Zal Kalesi adıyla anıldığını belirtmek isterim. Bugün Rüstem sadece İranlıların değil, tüm doğu halklarının kahramanıdır ve Rüstem adı mertlik, bilek gücü ve cengaverlikle eşdeğerdedir.

Gaznelilere dönersek, Sultan Mahmut döneminde Gazne kenti, İslam dünyasının Bağdat’tan sonraki en büyük ilim-irfan merkeziydi. Şehrin gösterişli sarayları, çeşmeleri, kervansarayları, bahçeleri ve kütüphaneleri, göz kamaştırıyordu. Ancak 1030 yılında Sultan Mahmut’un vefatından sonra imparatorluk zayıflamaya ve küçülmeye başladı.

1040 yılında kuzeydeki bozkırlardan gelen Selçuklular ile yapılan Dandanakan Savaşı, Gazneliler için öldürücü bir darbe oldu. Nitekim bu yenilgiden sonra Gazneliler, başkentlerini Gazne’den Lahor’a taşıdılar. Ancak Orta Afganistan’dan gelen Müslüman bir hanedan olan Gurluların 1186’da Lahor’u ele geçirip Gazne kentini yakıp yıkmasıyla Gazneliler hanedanı tamamen çöktü.

Neler Söylendi?