KEDER
bir rüzgâr
beni tokatlarcasına esen,
bir güneş
beni kavururcasına göklerde bütün ihtişamıyla duran,
bir ağaç, bir papatya,
derinlerinde maviyle boğulduğum deniz,
duyuyor sanki feryatlarımı.
bazen kurumuş bir yaprağın çıtırtısında,
bazen yağmurun kokusunda
kaybediyorum kendimi.
içimi bir hüzün kaplıyor,
epeyce düşünüyorum.
şükürsüzlük mü bizi bu hâle getirdi
yoksa yalnızlığım mı bana hep hüznü hatırlatıyor?
evin dört duvarı beni boğuyor,
kapı gıcırdıyor, koltuk yılların yorgunluğunu taşıyor
sonra,
sonra perdenin rengi solmuş.
gecenin yarısı
sokaklar beni ürkütüyor,
başımı kaldırıyorum,
sayısız yıldız göğün vahşetli karanlığını aydınlatıyor
sarı sokak lambaları yamalı yollara ışık tuttuğunu sanıyor…
aslında
gün doğacak saatler sonra,
çiçekler renk cümbüşü taç yapraklarını açacak,
tertemiz toprak filizlenecek,
fakat anlam veremiyorum bendeki bu bitmeyen kedere…
çocukların çocuk olduğu,
hanelerin sevgi saçtığı bir zamanda yaşamak istiyorum.
eylülün bana huzuru hatırlattığı,
yağan karda bebeklerin dokunuşlarını hissettiğim zamanda yaşamak istiyorum.
neden sonra bilemiyorum,
nereden gelir bu hazin duygular?
neden kasvet görüyorum her yerde?
peki,
peki ya dertlerim,
tüm dertlerim,
kendimleyse…
Nesibe Nur Acar
İnsanın kendi iç muhakemesi, yaşamı irdelemesi ve hayatı sorgulaması bağlamında güzel bir perspektif sunulmuş. Tebrik ederim.. Hayata başka pencerelerden de bakmanı, kalbinin umutla dolmasını isterim.. Eminim o zamanda çok güzel yazılar ortaya koyarsın.. 1 yıl önceÜmit Polat
Aslında günümüz gençlerinin yetiştiği çocukluğa ve özlem duydukları çocukluk ile yaşamak istedikleri hayata ışık tutan onların derdini yine onların veryansını ile dile getiren bir şiir 1 yıl önce