KAVGALARIM VARDI KENDİMLE
Kavgalarım vardı kendimle.
İçsel bir devrimdi, kendi dehlizlerimde kaybolup buldum kendimi.
Işık hızıyla koşardım, yoksul düşlerime, proleterya tavrında
Sapkın, faşist, zaaflarıma set çekerken göneniyordu ruhum.
Asaletin simgesi bir ödül oluyordu gözlerime parlayan.
Şimdi yorgun bedenim gençliğine hasreti yudumlarken,
Ruhum hiç yaslanmamanin kıvancında, yön arıyordu kendine.
Şehrin kaldırımları şaşaalı güzelliği göz önüne sererken,
Altındaki toprağın ilencini gizlemekten yorgun düşüyordu.
Her adımın altında ezilmenin ızdırabında anılara öykünüyordu.
Asırlık çınar ağaçları havayı koklarken, çok yaşamanın yorgunluğuna
Dem vuran dalları genç yapraklarıyla avunmanın mutluluğunu
Anlatıyorlardı rüzgara.
Her yaprağın melodisini hissedebilen yüreğime sitemkar cümlelerle isyan etmenin utancı göz bebeklerime nüfuz edip, bakış açımı değiştirirken, kendi bencilliğimdeki yaraları otuyorum şimdi.
Mala doymayan köy agasi modundasın gönlüm,
Beni şaklaban tüccarlarına pazarlayıp üzerimde oyun kurma
Çabalarından vaz geçmedin gitti ya, sana direnecek mecalim yok.
Lanetlenen kulların veba bulaşmış haline koyup beni,
Tecrit ediyorsun ya, mağaralarının karanlığında,
Ama benim gözlerime güneşten yansıyan değerlerim var ki,
Tüm güzellikler film şeridi olup yol gösteriyor bana.
Ben böyle iyiyim, ilişme sevilerime.