ÖKSÜRÜK OTU VE KORKU CANAVARI
Ormanda bir kulübede Elif, annesi ve babası ile yaşıyordu. Babası bahçede yetiştirdikleri ürünleri satmak için şehire gitmiş, ertesi gün dönecekti. Babası gittikten sonra Elif'in annesini sıtma gibi bir titreme tutmuş, onu yatağa düşürmüştü . Annesi öyle çok öksürüyordu ki neredeyse içi dışına çıkacaktı. Onu doktora götürmek de pek mümkün değildi, bu yüzden mecburen babasının gelmesini bekleyeceklerdi.
Annesinin öksürük krizleri gitgide artıp, daha sık öksürdükçe de Elif'in içi acıyordu.
Evdeki ilaçlar ise öksürüğünü kesmeye pek yetmemisti.
Bir keresinde, Elif'in babası çok hastayken annesinin ona yaptığı bitki çayını hatırladı.
= Anneciğim, hani bir kere babam hasta olmuştu da sen ona sarı çiçekli ottan bir çay yapmıştın, ona iyi gelmişti. Nerede o ot? Sana ondan çay yapayım mı? Sen de hemen iyileşirsin babam gibi, dedi.
Annesi Elif'e dönerek;
= O çayı öksürük otundan yapıyordum canım kızım ama kalmadı. Hani geçenlerde büyük bir dere kenarına gitmiştik ya; o derenin yanında büyük bir ağaç vardı, hatta sen;
"Ooo ne büyük bir ağaç!" demiştin. işte o ağacın altında sarı çiçekli otlar var. O sarı çiçekli otlar öksürük otu, öksürüğe iyi geliyor. Keşke geçen sefer oraya gittiğimizde biraz toplasaydık. Şimdi sen de oralara tek başına korkar, gidemezsin .
- Yoo anneciğim, ben artık büyüdüm, gidebilirim oraya. Hava da güneşli, o sarı çiçekli otlardan hemen toplar gelirim, dedi.
Annesinin itirazlarına aldırmadan eline aldığı sepet ile yola koyulurken evin köpeği Karabaş ile karşılaştı.
= Elif, böyle tek başına nereye gidiyorsun?"
- Derenin oraya, annem için öksürük otu toplamaya.
= Ben de gelebilir miyim Elif?
- Hayır Karabaş sen burada kal ve sakın eve kimseyi yaklaştırma, deyip yoluna devam etti .
Yolda karşısına tavşan çıktı.
= Nereye bakalım küçük kız?
= Annem için büyük derenin oraya õksürük otu toplamaya gidiyorum.
= Ooo, çok dikkatli ol! Derenin içinde canavar varmış, bence sen hemen geri dön, sonra seni yemesin.
- Çok komiksin tavsan kardeş! Canavar mı? O masallarda yaşar. Annen sana söylemedi mi? Ben hiç korkmam diyerek, yoluna devam etti.
Karşısına birden koca bir yılan çıktı.
__Korktun mu benden? dedi
- Niye korkayım ki senden? Ben hiç bir şeyden korkmam.
- Gerçekten mi?
- Evet, ben korkak değilim anladın mı? O yüzden korkmam ben.
- Peki bakalım, nereye küçük kız?
- Of, bugün de herkes bana aynı soruyu soruyor, çok meraklısınız. Derenin oraya gidiyorum.
- Korkmuyor musun? Derenin içinde suda yaşayan bir canavar varmış.
Elif kahkahayı patlattı.
Sonra ;
- Amma korkaksınız, canavar benden korksun hem hayır korkmuyorum dedim ya...
Ama yılanın da ona aynı şeyi söylemesi bir taraftan da kafasına takılmıştı. Ya canavar varsa, ya onu yakalayıp yerse diye içine hafiften bir kuruntu düşmüştü. Sonra; aman neyse annem için oraya gitmeliyim, gidince ağacın ardından gizlice saklanır bakarım etrafa. Canavar varsa geri dönerim, dedi kendi kendine.
Nihayet annesinin dediği büyük derenin oraya varmış, o büyük ağacı da sarı çiçekli öksürük otunu da bulmuştu.
Gizliden sağa sola baktı, canavar falan görünmüyordu.Tam eğilip otlardan toplayacağı sırada derenin içinde ona bakan bir çift göz ile karşılaşınca; "Canavar!!" diye bağırıp ardına bile bakmadan geldiği yola doğru koştu.
Yolda yılana rast geldi.
- Ne oldu, telaşlısın küçük kız! Hani hiç bir şeyden korkmazdın sen?
Nefes nefese;
- Canavar derenin içinde bana bakıyordu, az daha beni yakalayacaktı, dedi.
- Az otur şuraya, nefeslen de şuradaki kuru dallardan kırıp sopa yap, sonra da git vur canavara, dedi yılan.
Elif kendine kuru dallardan sopa yapıp dereye gitti, eğildi. Tam sudaki görüntüye vuracakken baktı sudaki canavar da eline onun gibi sopa almış ona doğru bakıyor. Korkarak oradan kaçtı, ortalığı yıktı geçti "Canavar geliyor" diye...
Koşa koşa eve girdi.
Annesine derenin içindeki canavar ile göz göze geldiğini, ona sopa ile vuracakken onun da elinde sopayla ona baktığını, o yüzden öksürük otu toplayamadığını bir bir anlattı.
Annesi yatağından biraz doğruldu, anlamıştı o deredeki canavarın ne olduğunu ama ona bir ders vermek için söylemedi.
__Peki kızım, gülümsemeyi hiç denedin mi? Belki o da senden korkup kaçmıştır, bir de üstüne oraya sopayla gitmişsin. Şimdi tekrar git oraya ve suyun içindeki canavara gülümse kızım, dedi annesi.
Elif çok korkuyordu ama annesinin de bir bildiği olmalıydı. Derenin yanına tekrardan gitti, eğildi suya. Suyun içindeki canavara gülümserken canavar da ona gülümsüyordu.
Elif çok şaşırmıştı. Neşeli neşeli derenin kenarından hiç korkmadan öksürük otu topladı. Giderken de sudaki canavara el salladı. O da ona el sallıyordu.
Canavar hiç anlattıkları gibi korkunç değilmiş, hem de çok tatlıydı. Belki bir dahakine onunla arkadaş bile olabilirim, diye düşünürken koşarak eve geldi. Olanları annesine bir bir anlatırken de getirdiği otlardan güzel bir çay yaptı.
Annesi çayı ictikten sonra Elif'e sarılarak ona teşekkür etti.
Tabi bu arada annesi derenin içindeki o canavarın kim olduğunu çoktan anlamıştı. Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi...