Yaşantısıyla, eserleriyle ve fikirleriyle dünyaya iz bırakan büyük mutasavvıf Mevlâna Celâleddin-i Rumi’yi rahmetle anarken hayatına ve bakış açısına da kısaca değinmeden geçemeyeceğim.
Mevlâna’nın, günümüzde Afganistan sınırları içerisinde yer alan Belh kentinde, 1207 yılında doğduğu bilinmektedir. Belh’den göç ettikten sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olan Konya’ya yerleşmiş ve hayatının geri kalanını burada geçirmiştir. 17 Aralık 1273 tarihinde vefat ederek Konya’da o zamanlar gül bahçesi olan, şimdiki Mevlâna Türbesinin olduğu yere defnedilmiştir.
Hayatının özeti olarak ‘‘Hamdım, piştim, yandım." sözlerini sarf eden Mevlâna vasiyetinde: ‘‘Size, gizlide ve açıkta Allah’tan korkmayı, az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı, isyan ve günahları terk etmeyi, oruç tutmayı, namaza devam etmeyi, sürekli olarak şehveti terk etmeyi, bütün yaratıklardan gelen cefaya tahammüllü olmayı, aptal ve cahillerle oturmamayı, güzel davranışlı ve olgun kişilerle birlikte bulunmayı vasiyet ediyorum.
İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.’’ Buyurarak temel hayat çizgisini de ortaya koymuştur.
En meşhur eserleri Mesnevi, Divan-ı Kebir, Mecâlis-i Seb’a, Mektûbât ve Fîh-i Mâ-Fîh’tir.
Yaşamı ve eserleri, İslam dünyası başta olmak üzere, Batı dünyasında ses getirdiği gibi günümüzde de yolumuzu aydınlatmaya devam etmektedir.
Tasavvuf anlayışının temeline sevgiyi yerleştiren Mevlâna, özellikle Şems ile tanıştıktan sonra, bu düşüncesini daha ileriye taşıyarak İlahi aşk kavramını hayatının merkezine almakla kalmadığı gibi, yazdığı eserlerine de yansıtmıştır.
Mevlana’nın Şems’e yazdığı dizelerle sözlerimi sonlandırıyorum:
Oraya gitme demedim mi sana
Seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim?
Bir gün kızsan bana
Alsan başını
Yüz bin yıllık yere gitsen
Dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi?
Demedim mi şu görünene razı olma
Demedim mi sana yaraşır otağı kuran benim asıl
Onu süsleyen, bezeyen benim demedim mi?
Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın
Senin duru denizin benim demedim mi?
Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan benim
Senin kolun kanadın benim demedim mi?
Demedim mi yolunu vururlar senin
Demedim mi soğuturlar seni
Oysa senin ateşin benim
Sıcaklığın benim demedim mi?
Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?
Söyle, bunları sana hep demedim mi?
Bilgilendirici olmuş...
Çekemezsin demedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Demedim mi? Demedim mi?
Gönül sana söylemedim mi? Ah
Demedim mi? Demedim mi?
Gönül sana söylemedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi?
Demedim mi? Demedim mi?
Gönül sana söylemedim mi?
Kadim dosttum yine yeniden kaleminden dökülen her satıra helal olsu